İstişare Toplantımızda Destekçilerimizle Bir Aradayız.
Yeni yıl planlarımız tamam. Faaliyetlerimiz için takipte kalın!
Yeni yıl planlarımız tamam. Faaliyetlerimiz için takipte kalın!
25 Mayıs 2010
10 Ekim 2022
3 Şubat 2021
29 Ocak 2022
15 Şubat 2022
9 Şubat 2022
28 Şubat 2022
21 Mayıs 1864 Çerkes Sürgünü Unutulmadı Unutulmayacak.
18 Mayıs 2022
Tolstoy’un yarı otobiyografik kitaplarından biri olan Kazaklar, bir aşk hikâyesi olduğu kadar, yazarın hayatı boyunca medeniyetle yaşayacağı gelgitli ilişkinin de öyküsü. Tolstoy’un 1852’de başladığı ama on yıl boyunca tamamlanamayan Kazaklar, genç ve zengin Olenin’in Moskova hayatından bıkarak Rus ordusuna yazılması ve Kafkaslar’da ücra bir köye gönderilmesiyle başlar. Burada Kazakların ve Çeçenlerin kaba kuvvetine hayran kalır, bir Kazakla sözlü olan Maryana adında bir kadına âşık olur. Tolstoy’un Kafkaslar’da yirmi bir yaşında genç bir asker olarak deneyimlerini hikâyeleştirdiği, Puşkin ve Rousseau gibi ustalarına bir selam niteliğinde olan bu roman, büyüleyici doğa tasvirlerini yazarın sade ama ihtişamlı diliyle birleştiriyor. “Kazaklar’da Tolstoy, şok etkisi yaratan zekâsını sergiliyor. Tolstoy’u okuduktan sonra Rus yazarlarının derin psikolojik yaklaşımından ders almamız, yazarlık yeteneklerimizi bu yönde geliştirmemiz gerektiğini hissediyorum.” Lev Nikolayeviç Tolstoy İletişim Yayıncılık
Çeçen Direniş Tarihi, yalnızca bir direnişin tarihi değildir. Çeçen ulusunun umumî ve hatta millî tarihidir. Kitapta Çeçenler ?in Kafkasya topraklarındaki etkinlikleri, rolleri, kökeni, kavimsel şeceresi, yetiştirdiği liderleri, başka uluslarla olan ilişkileri, vatanlarına saldıran düşmanlara karşı yüz yıllarca gösterdikleri direnişi, zengin bir kaynakçaya müracaat edilmek sûretiyle işlenmiştir. Sayı itibariyle zaten az olan Çeçen ulusu, dört bir yandan gelen saldırgan kavimlerle boğuşmaktan, siyasal, sosyal ve kültürel bir tarih yazmaktan yoksun kalmıştır tarihi yazmak değil, ister istemez yaşamak zorunda bırakılmıştır. Çeçenler ?in yaşayarak yazdığı tarihi ise, Çeçen olmayanlar kaleme almıştır. Yeteri kadar olmasa da Çeçen tarihçileri ve bilim adamları kendi kavmî kültürlerini tespit mücâdelesinde asla geri durmamışlardır. Değerli araştırmacı Tarık Cemal Kutlu, bu çalışmasında, Türk halkına Çeçenleri tarihleriyle tanıtma amacını gütmüş, onların bilinebilen en eski zamanlarına kadar inmiştir. Okuyucu kitapta kendisi için müşkül gelecek pek çok yer adı, kişi adı vs. ile karşılaşacaktır. Hatta değişik bir alfabe görecektir. Modern Batı Türkçe`sine göre Çeçence?deki sesler çok fazladır. İmlâsı ve yazılış şekli aynı olmasına rağmen bir sesin uzatılması veya kısaltılması Çeçence?de kelimenin anlamını tamamen değiştirebilmektedir. Bundan dolayı yazar, kitaba bir de Çeçence-Rusça-Türkçe alfabe eklemiştir. Tarik Cemal KUTLU Anka
Ve Şeyh Şamil’den Şamil Basayev’e Çeçenistan-Dağıstan Direniş Hareketleri. Elinizdeki bu çalışma bir yanıyla, benzeri görülmemiş bir değişiklik döneminde yaşayan, devletlerin oluşturduğu resmi tarihten dışlanan “ötekilere” ilişkin bir sözlü tarih çalışması. Onlara ötekileri belirtecek anlamda “esmerler” deniyor. Esmerler; çünkü sarışın Slav ırkının yüzyıllarca süren hegemonyası altında yaşamış ötekiler onlar ve aslında, kendileri de sarışın olmakla birlikte Sovyet imparatorluğundaki diğer Müslüman halklarla birlikte esmerler olarak tanımlanmışlar. Onlar Kafkasya’nın en savaşçı en mücadeleci halklarından biri. Uzun savaş dönemleri arasında kısacık molalar vermek durumunda kalmışlar zaman zaman. Soykırımlar ve sürgünler kendilerini fiziksel olarak bütünüyle yok edemesin diye. Nüfus görece toparlanıp, fiziksel yok olma eşiği aşılır aşılmaz kaldıkları yerden devam etmişler özgürlük mücadelelerine. Kısaca son beş yüz yılı savaşarak geçirdikleri söylenebilir. Bu sarışın esmerler: “Çeçenler” Ancak Çeçenlere ilişkin bu öykü başka halkların kaderine de karışmış durumda bugün. Dağıstanlı mücahitlerle, İslâm Dünyası’nın dört bir yanından gelen “yabacı mücahitlerin” öykülerine. Kısaca bizim seslerine kulak vermek istediğimiz ötekiler, son on yılı kapsayan Çeçen cihadının doğrudan parçası olmuş kişiler. Rus resmi tarihinin “terörist” olarak adlandırıp dışladığı ötekiler. Alev ERKİLET Büyüyenay Yayınları
Tarih içinde büyük devletlerin menfaatlerinin çakıştığı yer olan Kafkasya, her zaman uzun süren savaşlara sahne olmuştur. Coğrafî konumu ve etnik zenginliği sebebiyle düşmanlara karşı birleşemeyen Kafkasya halklarını, ilk defa 18. yüzyılda İslâm dininin çatısı altında toplayarak Birleşik Kafkasya mefhûmunu ortaya koyan Çeçenistanlı sûfî Şeyh Mansûr olmuştur. O zamandan beri Kafkasya halkları işgalci durumunda olan Rusya’ya karşı olağanüstü direniş gösterebilmiş ve kendi gücünü hep tasavvuftan almıştır. Elinizdeki eserde Kafkasya’daki tasavvûfî hareketlere kısaca değinildikten sonra özel olarak Kadirî tarikatının 19. yüzyılda o bölgede ortaya çıkması, yayılması ve günümüze kadar yaşadığı değişimler incelenmektedir. Bu çalışmanın asıl konusu ise Kadirî tarikatını temsil eden Kunta Hacı. Onun hayatı, görüşleri ve iki risalesinin yer aldığı bu çalışmada öncelikle Kunta Hacı’nın nesebi, silsilesi, onun ve ailesinin yaşadığı hâdiseler gibi, Sovyetler döneminin getirmiş olduğu zorluklar neticesinde meçhûl kalmış konular araştırılmıştır. Araştırma yaparken öncelikle Kunta Hacı’nın sözlerini ihtiva eden ve mürîdlerinin kaleme almış olduğu eserler incelenmiş; kişisel görüşmeler yapılmış, Kunta Hacı’nın yaşadığı döneme ait arşiv bilgileri, neşredilmiş araştırmalar ele alınmıştır. Daha sonra da Kafkasya’da Kadirîliğin ortaya çıkışı, gelişmesi ve Kafkas halklarının hayatlarında oynamış olduğu rol araştırılmış, Kunta Hacı ve Şeyh Şâmil’in görüşleri ve ilişkileri hakkında tesbitlerde bulunulmuştur. Kitabın son bülümünde ise Kunta Hacı’ya ait elimizdeki en iyi kaynak olan, onunla birlikte zindanda bulunmuş mürîdi Abdüsselâm Tutgirîyev’in kaleme almış olduğu Cevâbu’s-Sâilîn ve Hüccetü’l-Mürîdîn ve Ecvibetü’l-Üstâzi’l-Müfîz li Mesâili’l-Mürîdi’l-Müstafîz” adlı iki risale bulunmaktadır. Arapça kaleme alınmış olan bu iki risalenin matbu nüshası tercümeleriyle birlikte karşılıklı sayfalar halinde eserin sonunda yer almaktadır. Ziyaudin Makhaev Büyüyen Ay Yayınları
Yeni dünya düzenine geçerken her yerde müslüman kanı akmaktadır. Bosna’da, Karabağ’da, Azerbaycan’da, Kuzey Irak’ta ve Kafkasya’da akan kan müslüman kanıdır. Dünya böyle bir haksızlığa daha fazla tahammül edemez. Eğer bu çifte standart ve haksızlık, daha fazla devam ederse, yeni bir üçüncü dünya hareketi gündeme gelecek ve tüm mazlum uluslar, emperyalist ülkelere karşı birlikte savaşacaklardır. İşte, Çeçen Sorunu; bu haksız ve insanlık dışı gidişin sonucu olarak dünya gündemine gelmiştir. Kafkaslılar Derneği Türkçe ve İngilizce yayınlardan hazırladığı bu derleme ile tüm haksızlıkları Türk ve dünya kamuoyuna bir kez daha sergilemek, istemiştir. Kitapta yeralan yazılar Çeçen sorununun çeşitli yanlarını ele almakta ve çözüm denemeleri geliştirmektedirler. Kitap, üç bölümden meydana gelmektedir. İlk bölümde Rusya’nın çıkarları irdelenmekte, ikinci bölümde, Çeçenler’in çıkışının anlamı ve boyutları üzerinde durulmaktadır. Son bölümde ise, uluslararası kuruluşların kararları birarada sunularak, sorunun dış politikayı ve dünya hukukunu ilgilendiren boyutları gündeme getirilmektedir. Çeçen Sorunu, kızılordu kalıntılarının katliamı ile bitmemiş aksine yeni başlamıştır. Bu kitap sorunun, tüm boyutlarını yansıtarak, çözüme giden yolda kamuoyu oluşturabilirse amacına ulaşacaktır. Argun Terek SAM YAYINLARI
Tarihçi Mahmut Bi’nin uzun zamandan beri üzerinde çalıştığı “Kafkas Tarihi” ile ilgili çalışmasının giriş ve iki bölümden oluşan birinci kitabı Selenge Yayınevi tarafından 2007 yılında İstanbul’da yayınlanmıştır. Kafkas Tarihi iki kitaptan oluşmaktadır. 2007 yılında yayınlanan birinci kitap yeniden gözden geçirilerek, iki bölümden oluşan ikinci kitap ile birlikte yeniden Berikan Yayınevi tarafından yayınlanmaktadır.Günümüzde küresel düzeyde giderek önem kazanan ancak, hala bazı kurumlar tarafından “Terra Incognita” (Bilinmezler Ülkesi) olarak değerlendirilen Kafkasya Bölgesi, aslında insan varlığının 400 bin yıl önce ortaya çıktığı dünyanın en önemli bölgelerinden biridir. Kafkasya’nın Tarih boyunca devam eden önemli konumu günümüzde daha daöne çıkmıştır. Öncelikle, Hazar ve Orta Asya Petrollerinin batı dünyasına ulaşması noktasında Kafkasya yine bir geçiş kapısı olarak karşımıza çıkmaktadır. Eskiden kavimlere köprü görevi yapan Kafkasya, günümüzde ve gelecekte petrole, doğal gaza köprü görevi yapacaktır. Doğal kaynakların ve ticaret yollarının geçme kapısı olarak Kafkasya yeniden gündeme gelmiştir. Mahmut Bİ Berikan Yayınları
Elinizdeki bu kitap; Anadolu, Rusya ve Kafkasya tarihi açısından önemli bir isme ve faaliyetlerine odaklanmaktadır. Şeyh Şamil ismini “işitmeyen yoktur. Şamil anıldıkça Kafkasya hatırlanır. Kafkas düşünüldükçe Şeyh Şamil yaşar. Bu iki kelime her zaman için müteradiftirler.” Şeyh Şamil’in 19. yüzyıl ortalarındaki Rus yayılmacılığına karşı mücadelesi; Kafkasya başta olmak üzere Anadolu ve Rusya’yı da içine alan bir coğrafyayı önemli ölçüde etkilemiştir. Şeyh Şamil’in, Rusların bölgeyi işgalini yaklaşık 30 yıl geciktiren mücadelesinin kırılması; Kafkaslardan Anadolu’ya yoğun bir göç dalgasını beraberinde getirmiştir. Başta Çerkesler olmak üzere çeşitli Kafkas halkları Anadolu’ya gelerek yerleşmiştir. Elinizdeki bu kitap, Şeyh Şamil’in doğumu, gençlik yılları, Müridizm Hareketi, Ruslarla mücadelesi, Çerkeslerin Anadolu’ya sürgünü ve iskânı ile söz konusu süreçlerin edebiyata yansımaları gibi çeşitli konular üzerine kaleme alınmış 11 makaleden oluşmaktadır. Şeyh Şamil ve Kafkasya, 19. yüzyıl ortalarında yaşanan ve günümüz Anadolu’su ile Kafkasya’sını şekillendiren olayları akademik bir bakış açısı ile incelemektedir. Kitaba katkıda bulunanlar Süleyman Nazif’in 1914 yılında yazdığı aşağıdaki satırların günümüzde de geçerli olduğuna samimiyetle inanmaktadır: “Bu perişan satırlarla o ünü ebedi olan o kahramanın ne olaylarını/yaptıklarını tasvir etmek emelimdir, ne simasını resm eylemek haddim. Şeyh Şamil’in hayatı hakkında geniş bilgiye sahip olanlar, bildiklerini yazıp yayınlarlarsa hem İslam tarihine, hem milletlerin tarihine hizmet etmiş olurlar. Şeyh Şamil gibi büyük bir adamın namına böyle nakıs birkaç satır yazmak yetmez. Ciltlerle kitaplar yazılmalı, yüzlerle abideler yapılmalıdır.” Kolektif Kitabevi Yayınları
Karaçay-Balkarlılar, vatanları Kafkasya’dan tarihsel olaylar sebebiyle dünyanın farklı coğrafyalarına dağılan, sayıca az ama önemli bir halktır. Günümüzde büyük çoğunluğu hala Kafkasya’da bulunan Karaçay-Balkarlıların azımsanamayacak bir nüfusu da Anadolu’ya göç etmiştir. Türk dilli bir halk olan, Kafkas halklarıyla karışan ve İslam dinine inanan Karaçay-Balkarlıların mevcut etkileşimleri kimlik algılarında özgün bir çeşitlilik ve zenginliğe neden olmuştur. Türklük, Çerkezlik, Kafkasyalılık ve Müslümanlık etrafında örülen Karaçay-Balkarlıların kimlik inşasında; göç süreçleri, siyasi gelişmeler, aydınlar ve sivil toplum kuruluşları etkili olmuştur. Bu araştırmada Karaçay-Balkarlıların kimlik süreçlerine etki eden bütün bu olgular açıklanıp, sahada yapılan derinlemesine görüşmelerden yola çıkılarak uyum, geçişkenlik ve çatışma arasında Karaçay-Balkarlıların kimlik algısı ortaya konmuştur. Yusuf Tunçbilek DBY YAYINLARI
Kafkaslılar Derneği, “Çeçenler” ve “Çeçen Sorunu” başlıklı kitaplardan sonra, bir üçüncü yayın olarak “Çeçen Savaşı”nı hazırlamıştır. Yirmibirinci yüzyıla doğru hızlı adımlarla gidildiği günümüzde, Kafkasya’da yeni bir emperyalizm ve yeni bir vahşet örneği olarak Rus saldırılarının canlandığını görüyoruz. İşte bu haksız gidişe dur diyen bir avuç Çeçen, gösterdikleri olağanüstü direniş ile dünya tarihine bir ÇEÇEN DESTANI yazdırmışlarda-. Elinizde tuttuğunuz bu kitap, Çeçen Destanının belgelenmesi-dir. Bir grup üyemiz tarafından gerçekleştirilen basın taraması ile Çeçen Savaşının günlüğü biçiminde bu kitap hazırlanmıştır. Büyük bir deve karşı kükreyen küçük,bir ulusun kahramanlığı gün, gün bu kitapta kronolojik olarak anlatılmaktadır. Mustafa Kemal’in deyimi ile, güneşin doğudan doğduğu gibi, mazlum ulusların uyanışı da gerçekleşmektedir. Çeçen ulusu göstermiş olduğu kahramanca direniş ile, tüm mazlum uluslara örnek olmakta ve insanlığı sömüren emperyalizm belasına karşı insanca ve hakça bir bağımsızlık ideali için yaşamını riske etmektedir. Bu cesaret örneğinin tüm mazlum uluslara olumlu bir örnek olması gelecek yüzyılın çehresini değiştirecek, ve altı yüzyıldır insanlığın başına bela olan emperyalizmin ortadan kalkmasına yardımcı olacaktır. Çevher Sunçkale Sam Yayınları
Antik Çağda Waynakhlar (Çeçen-İnguşlar) Sümer-Hurri-Hatti-Urartu-Luvi-Lukkalılar Büyük tufandan sonra sular çekilince, Nuh’un gemisi Cudi’ye mi, Ağrı dağına mı, yoksa dağların babası Kaf dağına mı demirledi bilinmez ama, Nuh’un çocukları dört bir yana dağılıp, suların işgal ettiği bereketli Hilale, Anadolu ve Mezopotamya topraklarına yerleşip çoğaldılar. Bu ise farklı coğrafyalarda farklı lehçelerle Waynakh (Çeçen-İnguş) dilini konuşan toplumları oluşturdu. Bunların kurdukları devletler, şehir devletleri, beylikler ortaya çıktı. Hz. Nuh’un ise bin yıla yakın yaşadığı Kuran’da zikredilir. Aslında Nuh ya da Noah, peygamberin gerçek adı olmayıp, kavme izafeten söylendiği kabul edilir. Bir tez olarak Nakh kavminin peygamberi olabileceğini söyleyebiliriz. Kur’an’ın Nuh kavmi ile ilgili ayetlerine baktığımızda, tufan ile kesintiye uğrayan bir Nakh kavminin varlığı söz konusudur. On binlerle ifade edebileceğimiz bir Nakh kavmi geçmişinden söz edebiliriz. Bu ise, köklü bir tarihin, başta Kafkasya, Anadolu, Mezopotamya, Levant olmak üzere geniş bir coğrafyada aranmasını gerektirir. Hami ÖZDİL KİTAPARASI YAYINLARI
Yazar John F. Baddeley, İngiltere’nin Moskova büyükelçisinin kardeşidir. Şeyh Şamil’in mağlubiyeti ve esareti yıllarında Moskova’da bulunmuş ve savaşın canlı şahitleriyle görüşmüş Moskova’daki arşivleri inceleyerek bu eseri yazmıştır. Batılı bir yazar olduğu için objektif olduğu söylenemez. Fakat şu ana kadar bu sahada böyle ciddi bir eser yazılmamıştır. John F.BADDELEY Kayıhan Yayınları