İşin Aslı
Urartuların Çeçen olduğu veya olabileceği yönünde yazılı ve görsel basında yer alan haberler var. Bazı Çeçen dilbilimcileri Çeçen dili gramatiği ile ilgili yazdıkları kitabın ilk bölümlerinde tarihsel olarak kısa karşılaştırma yaptıklarına şahit oluruz. Bunların başında Khalidov ve Deşeriev gelir.
Türkiye de ise Van arkeolojik kazı çalışmalarında yer alan Kuşman konu edilerek haberler verilir. Ayrıca tarihçi İlber Ortaylı’da Kuşmanı referans vererek onun Çeçen olduğundan bahisle çeşitli platformlarda bunu dile getirir. Oysa Kuşman kendisinin Kürt olduğunu bilir ve söyler. Çeçen kökenli değildir ve Urartuların Çeçen dili ile bağı olduğu yönündeki bilgileri kazı çalışmalarında yer alan yabancı bir akademisyenin kendisine söylediğini ve Kuşmanın da bizzat kendisi bir röportajda beyan ettiğini biliyoruz. Gerçekten Kuşman Urartuca biliyor mu? Kuşman’ın Urartuca bilmesi mümkün değildir. Çünkü Urartu dili ile yazılı kayıtlar sınırlıdır ve ekserisi stel olup genel olarak tekrardan ibarettir. Yani bilinen kısmı Urartu dili üzerinde çalışma yapan akademisyenlerin tercümeleridir. Sadece bilinen kısmıyla bağ kurulabilir. Ama Hititçe böyle değildir ve oldukça fazla yazılı belge mevcuttur.
Çivi yazısını bilmek, Urartuca, Sümerce ya da Hititçe bilmek değildir. Çivi yazısı hece sistemi üzerinedir. Yani bir gürcü harflerini veya oldukça karmaşık yapıdaki Çin harflerini, yazısını bilmek o dili bilmek anlamına gelmez. Sadece yazısını biliyor olursunuz. Konuya uzak olanlar çivi yazısı ile okuma yapan birisini, Urartuca veya çivi yazılı antik bir dili biliyor sanmaktadır.
Çevirisi akademisyenlerce yapılmış yazılı belgeleri ifade etmesi ve Çeçen dili sözlüğü edinmek için İstanbulda sahaflarda dolaşması ilgisi, alakası olması yönünden Kuşman açısından takdir edilecek bir durum olduğunu kesin olarak belirtmek gerekir.
Bir dil ile benzerlik rastgele kurulamaz. Dilin gramatik yapısını çözümlemek, bilmek gerekir. Aksi taktirde bunun bir ilmi değeri olmaz. Urartu dili için şöyle bir avantaj vardır. Batılıların bu dil üzerinde fazla durmamaları ve ergatif bir dil kabul etmeleridir. Bu cümleyi şunun için kurmuş bulunuyorum; bu konularda kabul ya da redler siyasi bir zemin üzerinde cerayan etmektedir.
Böyle olmakla birlikte sosyal medyaya baktığınızda Urartu dilinin Ermeni kökenli veya Kürt kökenli olduğu üzerine makale ya da yazılar bulabilirsiniz. Hatta konu ile ilgili akademisyenlerin Ermeni olduklarına dair tezleri vardır. Ermenice ve Kürtçe Hint Avrupa dil ailesine mensup olmasına rağmen. Bu cümleye okuyucuların dikkat etmesi gerekir. Bunun anlamı birileri ne olmasını istiyorsa o olabilir. Hiç kuşkusuz Hitit ve Urartu dilinin ortak gramatik benzerlikleri vardır ve bunlar hiç gündeme getirilmez. Hatta öyleki Hititçeyle akraba Luvi dili Hiyoroglif yazısı ile yazılı kayıtları nedeniyle Hiyoroglif Luvicesi olarak ayrı bir temelde ele alınır. Bugün Hitit dili Hint-Avrupa dili kabul edilir ve nominatif-akuzatif temele dayandırılır.
Net örnekler ve gramatikal bilgilerle Hitit dilinin akuzatif olmadığını yeni kitabımda ortaya koydum. Hititologların bunu okumaları halinde bile görmezden gelecekleri gerçeği orta yerde durur. Çünkü bir sistem yerleştirilmiştir ve akademisyenler bu sistem üzerinden ekmek yer. Eğer dil Hititle benzer değilse bunu açıkça izhar ederler. Tıpkı Çerkezce olmadığı yönündeki akademik makale yazmaları ve kitaplarında yer vermeleri gibi. Ali Dinçol’un şu cümlesi Çerkezce olmadığını izhardır; “Tipolojik Yönden Kafkas dilleri ve bir kelimedeki ses benzerliğine dayanarak Çerkesçe ile (yas’ho “tanrı” = Hat. uashap/1;) yapılan karşılaştırma hiç bir sonuç vermemiştir. ”(Kaynak; Ali M. Dinçol-Eski Anandolu dillerine Giriş – İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ YAYINLARI No. 1583-İstanbul-1970-s.47”
Tabi gerçekler er ya da geç ortaya çıkar. Gerek Hitit gerekse Urartuca ile şu kadar yıldır ilgiliyim ve Hititoloji camiasının görüşlerimden haberi olduğunu biliyorum. Hiç değilse Çerkezce ile bir karşılaştırma yapılmıştır. Fakat Çeçence ile hiçbir şekilde karşılaştırma yapmak için bile hiçbir Hititologun kılının kıpırdamaması siz okuyucularıma da garip gelmelidir.
Urartuca konusunda ise bir kaç gramatik hususu Hitit dili ile karşılaştırmak isterim.
En temel konularda ismin halleri yönünden benzerlikleri vardır. Ancak Hititçenin özellikle yüklemden sonra şahıs zamiri alması ki bunu Hititologlar geniş ve şimdiki zaman olarak yorumlar. Nedeni ise Hint-Avrupa temeline oturtma telaşıdır ve buda çelişkiyi beraberinde getirmiştir. Bu çelişki kısmen kitabımda izah edilmiştir.
Urartu ve Hitit dili olarak okuyucunun değerlendirmesi için bir kaç karşılaştırmalı örnek vermek isterim;
Urartuca kavga=gunuşe olarak yer alırken Hitit dilinde çu(h)uuldar, Hitit kavgacı=harcalant (c=kiril harf “ц”, harcaland-bilindiği gibi harca-c Çeçen latin harfleri iledir. Türkçedeki c harfi değildir. Hem kavga etmek isteyen birine hem de yanlış anlamında kullanılır.).
Yine aynı düzlemde sont Hitit sözcüğü kızgın, öfkeli anlamı ile Çeçence ile örtüşüyor olmasının ötesinde aynı kategorideki sözcüklerin benzeşmesi benzerlik kurma yönünden önem arz eder.
Yine bir örnek daha vermek isterim; Urartu da “bu” işaret zamirinin “ini” olarak kayıtlandığını görürüz. Hitit dilinde ise bugünkü Çeçen dilinde olduğu gibi “ku” ve Çeçen dilinde de var olan ablaut dönüşümlerle “ka, ke” şeklinde kayıtları görülür.
Urartuda Fırtına tanrısı Teşub iken Hititte Dela Dacmiç, yani Da(r)cmiç. Darc bilindiği gibi bugünkü Çeçencede Fırtına anlamındadır.
Şunu net olarak altını çizmemiz gerekir; Çeçen dili sözcüğünden kastımız tüm diyalektlerdir ve bunun içinde İnguş ve Batsbi’de yer alır. Siyasi olarak Tuşları Gürcü kabul eden Gürcü dilbilimcisi vardır.
Ancak net olarak Waynax şemsiyesi altında Noxço olarak nitelendirilmesi gerekir. Waynaxların/Naxçoların kalbi ise Galançoj bölgesidir. Tarihsel olarak dil yönünden oldukça verimli bir bölge olarak görmemiz gerekir. İşte bu cümleden olmak üzere, gerek Urartu dilini, gerekse Hitit dilini incelerken bu tarihsel ve dilsel gerçeğin göz önünde bulundurulması gerekir.
HAMİ ÖZDİL