Vaynahlar, Çeçenler ve İnguşlar ve Kistoydan oluştuğu kabul edilen bir halktır. Bugün varlığı sürmeyen pek çok boyun da Vaynah olarak adlandırıldığı sanılır. Vaynah etnografyası, 1600 yıllık bir dönemde iç içe geçmiş evlilikler yoluyla pek çok Kafkasya halkı tarafından temsil edilir. Gürcistan’da Vaynah dillerinden birini konuşan Kistoylar da Vaynah etnografyasının bir parçasıdır. Vaynah boylarının yüzyıllardan beri Kafkasya’da, bugünkü Çeçenya-İnguşetya ve Kuzey Gürcistan’da kuşağında yerleşik olduğu kabul edilir.
-
15 Nisan 2025
-
3 Haziran 2024
-
29 Eylül 2024
-
Cuma BAYAZIT’ın Kaleminden “OSMANLI’YA ÇEÇEN GÖÇÜ “
28 Aralık 2024
-
nurullah güney says:Çok güzel bir yazı kaleme alınmış,teşekkür ediyoruz başkanımıza, deprem sonrası uzun...
-
ABDULLAH YILDIRIM says:
-
Ünsal Yaldız says:
KÜTÜPHANE
Dağıstan Aslanı İmam Şamil
Tarık Mümtaz Göztepe
Bütün dünyanın gözü bu cennetin üzerine titrediği halde, ne haçlı akınları ve nede meşhur cihangirlerin istilaları, bu beyaz kartallar yuvasına asla sahip olamamışlardır. Efsanevi kahraman Şeyh Şamil’in ve Kafkas Mücahidlerinin Moskof sürüleriyle yarım asırlık mücadelesi. . . Tarık Mümtaz Göztepe Sebil Yayınevi
Biz Artık Buralıyız
Atiye Filiz Susar
Dilin bir kültürün temel öğelerinden biri hatta en önemlisi olduğu kuşku götürmez. Kültürü oluşturan maddi ve manevi pek çok öğenin kuşaklararası aktarımını ve dolayısıyla devamlılığını sağlayan temel unsur dildir. Bu anlamda etnik bir grup olarak Çeçenlerin özellikle genç kuşağında yaşanan dil kaybının – öğrenilmemesinin, öğretilmemesinin- kültürün kaybına da neden olacağı bir gerçektir. Çeçenler üzerine gerçekleştirilmiş olan saha araştırmasında bir taraftan dil kaybının yarattığı etkiler genç ve yaşlı kuşaklarla yapılan sözlü tarih ve mülakatlarla belirlenmeye çalışılırken, diğer taraftan demografik yapı, göç, evlilik, düğün adetleri, değişen gelenek ve görenekler gibi pek çok konuda bulgular elde edilmiştir. Bu bulguların ışığında (kitabın ekinde yer alan ve QR kod okutularak izlenebilecek) “İnsan Konuştuğudur” adlı etnolojik bir belgesel film de yapılmıştır.
Hitit & Çeçen Dili Gramatikal Benzerliği Ve Hitit Literatürünün Akuzatiflik Sorunu
Hami ÖZDİL
Bu kitap Hitit ve Çeçen dilinin Gramatik karşılaştırmasını yapar ve benzerlikleri ortaya koyar. Sözcük benzerlikleri her iki dil bakımından morfoloji benzerliğini destekler. Hitit dilinin çözülmesi Bedrich Horozny ile anılır. Horozni’nin “Ekmeği yiyeceksin, suyu içeceksin” çevirisiyle tarihe geçmesine vesile olan o meşhur “NİNDA-an ezza-teni watarra eku-teni” şeklinde transkript edilen cümlesi, Hititlere ve Hititçeye ilgi duyanların kulağında çınlayan bir cümle olarak kalır. Bu cümle aynı zamanda gramatik bir yorumu da beraberinde getirir. NINDA-ekmek sözcüğünden sonra gelen -an eki akuzatif olarak değerlendirilir. Bu yorumla Nominatif-Akuzatif dil tespiti, Hititçenin Hint-Avrupa dil ailesine dahil edilmesine yol vermiştir. Yüzyılı aşkın geçen zaman içinde bu kabulün perçinlenmesi için oldukça fazla çalışma yapılmış, üniversitelerde Hititoloji bölümleri açılmış tezler, kitaplar yazılmıştır. Ne var ki aynı cümlede yer alan “watar-ra- su” sözcüğü gibi Hitit kayıtlarında yığınla -n eki almayan akuzatif değerlendirilen sözcükler gülümsemeye devam etmişlerdir. İşte bu kitap Hitit literatürünün bazı çelişkileri ile birlikte akauzatiflik kosunu sorgular. Bunun aslında başından beri sorgulanması gereken bir konu olduğu muhakkaktır. Nötr sözcükler bazı Hint-Avrupa dillerinde vardır cümlesi kurulabilir ise de Hitit kayıtlarında yer alan -an ekli yapıların karmaşıklığı bunun izahı için yeterli olmadığı hususu bu kitapta Çeçen dilinin morfolojisiyle açıklanmaya çalışılacaktır. Gerçekten Hitit dilinde akuzatiflik var mıdır sorusunun cevabının etkileri olacaktır. Hami ÖZDİL
Rusların Kafkasya’yı İstilası ve Şeyh Şamil
John F.BADDELEY
Yazar John F. Baddeley, İngiltere’nin Moskova büyükelçisinin kardeşidir. Şeyh Şamil’in mağlubiyeti ve esareti yıllarında Moskova’da bulunmuş ve savaşın canlı şahitleriyle görüşmüş Moskova’daki arşivleri inceleyerek bu eseri yazmıştır. Batılı bir yazar olduğu için objektif olduğu söylenemez. Fakat şu ana kadar bu sahada böyle ciddi bir eser yazılmamıştır. John F.BADDELEY Kayıhan Yayınları
Kazaklar
Lev Nikolayeviç Tolstoy
Tolstoy’un yarı otobiyografik kitaplarından biri olan Kazaklar, bir aşk hikâyesi olduğu kadar, yazarın hayatı boyunca medeniyetle yaşayacağı gelgitli ilişkinin de öyküsü. Tolstoy’un 1852’de başladığı ama on yıl boyunca tamamlanamayan Kazaklar, genç ve zengin Olenin’in Moskova hayatından bıkarak Rus ordusuna yazılması ve Kafkaslar’da ücra bir köye gönderilmesiyle başlar. Burada Kazakların ve Çeçenlerin kaba kuvvetine hayran kalır, bir Kazakla sözlü olan Maryana adında bir kadına âşık olur. Tolstoy’un Kafkaslar’da yirmi bir yaşında genç bir asker olarak deneyimlerini hikâyeleştirdiği, Puşkin ve Rousseau gibi ustalarına bir selam niteliğinde olan bu roman, büyüleyici doğa tasvirlerini yazarın sade ama ihtişamlı diliyle birleştiriyor. “Kazaklar’da Tolstoy, şok etkisi yaratan zekâsını sergiliyor. Tolstoy’u okuduktan sonra Rus yazarlarının derin psikolojik yaklaşımından ders almamız, yazarlık yeteneklerimizi bu yönde geliştirmemiz gerektiğini hissediyorum.” Lev Nikolayeviç Tolstoy İletişim Yayıncılık
Sadece Çocuklar Masum
Öner Özkan
Rusya ne anlaşılması, ne de anlatılması kolay bir ülke. Sürprizlerle dolu, çok büyük bir ülke. Rusya halkı, SSCB’ nin dağılmasından sonra öyle şeyler yaşadı ki, bir dönem geldi ve “düzenin sağlanması, demokrasiden daha önemli” demeye başladı. SSCB’ den kalan ve geçmişte devlete ait olan servetin, tesislerin, doğal kaynakların yeni sahiplerinin belirlenmesi gerekiyordu. Bu süreç, halk için çok üzücü oldu. Bu kitapta, Rusya’ nın, dünyanın en kanlı terör eylemlerinin yapıldığı bir ülke haline nasıl geldiğini göreceksiniz. 1999 yılında birdenbire ortaya çıkan Putin’ in nasıl yükseldiğini, geçmişine ait olan sırlarını ve tüm bunların ülkedeki iktidar mücadeleleri içerisinde nasıl bir yer kapsadığını bulacaksınız. Romanlarda, filmlerde, fantastik öykülerde karşılaştığınız olaylara, Rusya’ da gerçek hayatın tam içerisinde rastlayabilirsiniz. Ve birçoğuna, dünyanın bir başka köşesinde rastlamak mümkün değildir. Kitapta anlatılan ve gerçeğin ta kendisi olan gerçeküstü olaylar sizi çok şaşırtacak. Öner Özkan ÜMİT YAYINCILIK
Sovyetler Birliği’nin Çeçen – İnguş Cumhuriyetinde Din Aleyhtarı Faaliyetler Ve İslamiyetin Varolma Mücadelesi
Fanny E. BRYAN
Fanny E. BRYAN ODTÜ Yayınları
Osmanlı Arşiv Belgelerinde Çeçen Göçü
Ali BOLAT
Bu çalışma Çeçenistan ve Kafkasya’dan Osmanlı topraklarına göç eden Çeçenlerin göç hareketlerine dair Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde bulunan arşiv uzmanlarının tasnif ederek listelediği belgelerin çevirisidir. Burada çoğunlukla Çeçenlere ait belgeler yer almakla beraber Çeçenlerle birlikte kader birliği olan diğer Kafkas halklarının göç ve iskânlarını da içermektedir. Çeçenlerin en büyük sayıdaki göçü 1865 yaz aylarında 5 bin hane (23 bin nüfus) olarak gerçekleşmiştir. Ancak arşiv belgelerinden de anlaşılacağı üzere bu tarihten önce ve sonra da göçler olmuştur. 1865’te gerçekleşen toplu göçte Çeçenler, Osmanlı topraklarının pek çok değişik yerlerine iskân olunmuş ve daha sonra pek çok yer değiştirmeler görülmüştür. Kafkasyalıların göçü esnasında çok büyük kayıplar olmuş ve çok meşakkatler çekilmiştir. Osmanlı topraklarına geldikten sonra da çeşitli zorluklar ve yerleştikleri yerlerde tutunabilme mücadelesi vermişlerdir. Bu esnada yerli halkla da pek çok sorun yaşanmıştır. Bununla birlikte Osmanlı Devleti’nin ve halklarının, gelen göçmenlere ellerinden geldiğince yardım ve destekleri de bu belgeler ışığında açıkça görülmektedir. Ancak pek çok yerde bu yardımlar yeterli olamadığı için aç kalan göçmenlerin yaşamını sürdürme güdüsüyle, etrafa saldırıları ve talanları da bir gerçektir. Osmanlının son dönemlerinde yaşanan bu hengâmeden diğer bütün halklar gibi Kafkasyalılar da paylarına düşeni almışlardır. 1865 göçünde gelenlerin önemli bir kısmı doğu bölgelerinde kalarak yerleştikleri yerlerde asimile olmuş ve bölge halkı arasında kaybolmuştur. Günümüze kadar etnisitesini, anadilini, gelenek ve göreneklerini koruyabilenler ancak bir köy halinde yerleşerek birlikte yaşayanlardır. Buna Kahramanmaraş, Sivas, Ürdün ve Suriye’ye yerleşenler örnek gösterilebilir. Ali BOLAT IQ Kültür Sanat Yayıncılık
Sufi Ve Komiser
Alexandre Benningsen
Sovyet Rusya’daki müslümanların tarihî ve aktüel durumu birçok kimse tarafından inceleme konusu yapılmakla beraber, o bölgedeki müslüman tarikatlar şu ana kadar yeterince araştırılmamıştır. Elinizdeki eser bu sahada yapılmış en yeni, en geniş, en güvenilir ve en objektif eser durumundadır. Eserde, Rusya’daki müsümanlann yakın tarihine kısaca temas edildikten sonra, Bolşevik İhtilâli’ni müteakiben Sovyet iktidarının oradaki müslümanları sindirmek üzere uyguladıkları son derece zalimane faaliyetler ve bu faaliyetlere karşı müslümanların, özellikle de tarikat mensuplarının gösterdikleri muhteşem direniş büyük bir vukufiyet ve objektiflikle ortaya konmuştur. Kitapta, Rusya’daki mevcut bütün tarikatlar bilhassa sosyolojik açıdan ayrı ayrı incelenmiş, bu tarikatların oradaki müslümanların dînî ve millî kimliklerini muhafazada ne derece aktif bir rol oynadıkları gözler önüne serilmiştir. Ayrıca bu eserde, Rusya sınırları içerisindeki, müslümanların ziyaretlerine konu olan tüm kutsal kabul edilen yerlerin detaylı bir coğrafyası da verilmiştir. Yazarlarının bu sahanın bütün dünyaca kabul edilmiş otoriteleri olmasının yanında, eserin yıllarca süren ve çok büyük nisbette Sovyet kaynaklarına dayanılarak yapılan yorucu ve çetin çalışmanın mahsulü olması ona ayrı bir orijinallik kazandırmıştır. Kısacası, Sovyet esareti altındaki Müslüman Türklerin mevcut emperyalist iktidara karşı yakın geçmişte ve günümüzde, bilhassa tarikatların rehberliğinde verdikleri takdire şayan dînî ve kültürel mücadeleyi anlatan bu kıymetli eserden her müslüman Türk’ün öğreneceği çok şey ve alacağı pek çok ibret vardır. Alexandre Benningsen AKÇAĞ YAYINLARI
İmam Şamil’in Gazavatı
Tarik Cemal KUTLU
Hacı Murad’ın İmamın saflarına geçmesi ile Ruslar büyük bir darbe almış oluyordu. General Klugenav onu geri kazanabilmek için büyük çaba gösterdiyse de, muvaffak olamadı. Bunun üzerine güç yoluyla Hacı Murad’ı dize getirmek için 2000 kişilik bir kuvvetle onun üzerine yürüdü. Mücahid kuvvetleri bu sayının üçte biri kadar olmalarına karşılık büyük bir mukavemet gösterdiler. İmparatorluk topçu kuvvetleri komutanı Bakunin’in de öldüğü bu harekât Rus yenilgisi ile sonuçlandı. Hacı Murad yaralanırken, babasıyla iki kardeşi şehid düştü. 1841 Yılının Temmuzunda General Golovin raporlarında şunları yazıyordu: ‘Şimdiye kadar Kafkasya’da Şamil kadar tehlikeli ve kuvvetli bir düşmanla karşılaşmamış bulunuyoruz. Gelişen olayların etkisiyle Şamil’in hareketi, Muhammed’in(sav) dünyanın dörtte üçünü sarstığı zamanki gibi dini ve askeri bir yapı kazanmıştır.’ Tarik Cemal KUTLU GÖZDE KİTAPLAR