Bir Gayret Gerek
Dil, Tarih ve Arkeolojinin önemi hakkında uzun uzun yazılıp çizilebilir. Ancak biz burada önemini bilenlere, bilmek isteyenlere dönük olmak üzere bazı düşünce, görüş ve teklifimizi sunacağız. Ama öncesinde bir tespit yapmama izin verin. Dil, tarih, arkeoloji konusunda islam coğrafyasında yaşayan insanların benzer özellik gösterdiklerini görüyoruz. Anlamını kavrayamamış ya da ne anlama geldiğini bilmeyen, sözüm ona islama dayandırılan, temelsiz düşüncelerin yaygın olduğu görülür. Bunun içerisine Kafkasları da dahil edebilirsiniz. Ön yargının bile bir anlamı olduğunu düşünüyorum.
Hititler ve Işık savaşçıları isimli kitabımı, bir kişinin ön yüzündeki resim ile değerlendirmesi ve nereye koyacağanızı bilmeyeceğiniz “heykellerle ne uğraşıyorsunuz” cümlesiyle karşılaştım. Yine Çeçenistanda belkide ilk kez yönetim adına yapmaya başladıklarını düşündüğüm, bir arkeologun arkeolojik kazısından görüntülere; “islamo mogütuş düy” tepkisi gelebiliyordu. Yani ülkemizde filmlerde, tiyatroda komedi için sık konu olan “caiz mi hocam” söylemine denk geliyordu. Benim şahsi gözlemim dil, tarih ve arkeoloji konusunda Çeçenistan ve diğer Kafkas toplumlarında farklı bir durumun olmadığıdır. Diğer taraftan dil, tarih ve arkeoloji konusunda Çeçen araştırmacı, yazar ve akademisyenlerin sınırlı şahsi ve yetersiz gayretlerini zikretmem gerekir. Çeçen dili konusunda dil öğretimi ile ilgili bir takım çalışmalar mevcuttur.
Benim dil konusundaki kastım ise bu değildir. Bilimsel anlamda istifade edilebilecek kişilerin birlikteliği ve eşgüdümü ile yeni açılımlara vesile olacak çalışmalara imza atılmasından bahsediyorum. Böylelikle bu kişiler de, birbirlerini tanıma ve birbirlerinden istifade etme imkanı bulacaklardır. Bunun için öncelikle kişilerle sağlıklı iletişimin şart olduğu ortadadır. Bazı Antik çağ Anadolu dilleri bağlamında, kendi çalışmalarım için kişilerle iletişim kısmını gerçekleştiremedim.
Çeçenistan ve İnguşetya üniversite camiasının ve Çeçen dili dil bilimcilerinin, tarihçilerinin kollektif çalışmaya bilgi alış verişine, daha ilerisi iletişime açık ve istekli olmadıklarını düşünüyorum. Yani parça parça bir konum, bütünleşmeye izin vermeyen düşünce ve irade, güzel şeylerin oluşmasını engelliyor gibi. Sanki bir yandan, Dünyanın kültür birliğine doğru gidişi demeyeceğim, bana göre kültürsüzlük birliğine doğru gidişi içinde, okyanusun ortasında yüzme bilmeyen birinin çırpınışlarını yaşamaktayız.
Neredeyse umutsuz bir seyrüseferin içindeyiz. Ama her şeye rağmen bir yerden başlamak için birçok neden var.Bu bağlamda eğer mümkünse bahsettiğim sahalardaki kişilerin daveti ile bir kongre tertip edilmeli ve bir araya gelinmelidir. Bu mümkün olmayacaksa şayet, sosyal ortamda, dijital mecrada bir araya gelinmesi, olumlu, yararlı olacak, belkide yeni kapılar açacaktır.