Bir Çeçen Ve Çerkez Diaspora Analizi

Değerli okurlar,

Bize akletmeyi emreden Allah’a hamdolsun. Çünkü bu emir direk kalplerimize ne yapmamız gerektiğini bildiriyor. Her işi güzellikle yapan ve güzel ahlak sahibi elçisine de salat ve selam olsun. Çünkü o her işi suhuletle ve aklıselimle başarırdı. Bize de öyle öğretti.
Diaspora garip bir eski yunan kökenli ifade. Bir kavim, ulus veya inanç mensuplarının ana yurtlarından koparak başka yerlerde azınlık olarak yaşamaları anlamında kullanılıyor. Sözcük hem kopma eylemini hem de kopup azınlık olarak yaşayan kimseleri ifade ediyor.
Allah var bizimkiler de sevdi Kafkas diaporası ismini. Çerkez diasporası şimdi de Çeçen diaporası. Bu arada itiraf edeyim, ben de sevdim.
Bu konu çok tespit, tanım ve tartışma götürür. Ancak azla iktifa edelim ve sadece bir vechini istişare edelim. Daha önce bu makalenin sahibi fakir; bu meyanda bazı kelamlar etmişti. Gelecekte de edecek inşallah.
http://www.kafkascecen.org.tr/?module=yazar_yazilari&yazi_no=110
http://www.kafkascecen.org.tr/?module=yazar_yazilari&yazi_no=124
http://www.kafkascecen.org.tr/?module=yazar_yazilari&yazi_no=145
Eslaf edebinden susmuş, ancak bizler değiştik.
Ya da yollar ayrılıyor.
Ne yapalım?
Öncelikle temel bilgileri/datayı hafifce tekrarlayalım.
Diasporalar daha radikal olurlar. Daha idealistlerdir. Zamanın ruhunda değil geçmişte yaşarlar. Reel politiği değil, olabileni değil, sadece arzularını konuşurlar. Tartışırlar. Arzularlar.
Ancak yaşamazlar. Yaşayamazlar.
Onlar uzakta ve korunaklı gerçekliklerinin içerisinde santral alanı hissetmezler, hissetmek bile istemezler. Çünkü gerçek ve acı olan;
aslında olmadıkları, olamadıkları, olma ihtimali olsa bile emekle ve fedakarlıklarla gerekeni yapamadıklarıdır.
Nesnelleşelim.
Kafkasya’da yaşayan bir Çerkez ya da Çeçen, Avar, Dargin v.s.n’in derdi, tanımı, arzusu farklıdır. Diasporada ki olanın farklı.
Daha da nesnelleşelim.
Atavatanından koparılmış, bir istilacı güce yenilerek, başka coğrafyalara dağılmış bir millet olan Çerkez halkları 150 yıl sonra atavatanda farklı diasporada farklı dertlere sahip. Çeçenler de daymohkta ve dışarıda farklı dertlere ve arzulara sahip.
Önce Çerkezler;
Bu asil ve üstün kültür; atavatanında maalesef artık folklorik bir unsur gibi. Birkaç çok küçük alan hariç. Geçim derdi, daha iyi yaşam derdi, kendi kalabilme, kültürünü, dilini kaybetmeme endişesi ile yaşamaya çalışıyor. Rusya Federasyonunun birkaç idari kararı ile kağıttan özerklikler her an yıkılabilir. Her an kaybolabilir. Bir avuç merkezi kitlenin değil bir siyasi güç olabilme arzusu, millet kalabilme becerisini bile gösterebilmek için çok süreçler gerekiyor. Dini ve milli bağlar zayıf.
Diaspora ise sayı bakımından çok, dağınık, yaşadıkları ülkeler de farklılaşmış. Modern hayat, farklı tecrübeler, farklı diller, farklı akrabalıklar ile yaşadığı coğrafyanın bir kültürel rengi olmuş durumda. Gördüğüm Suriyeli Çerkezler, Ürdün, İsrail, Amerika ve ülkemiz v.s. hep aynı. Yaşadığı ülkenin hayatına karışmış ve işine gücüne bakan geniş kitle hariç geri kalan azınlık milliyetçi diaspora ise istekli. Ayakta kalabilmek için düşünüyor.
Arayış içinde.
Hergün artan sayıda dernekler, kurtarılmış köyler, uluslararası ilişkiler, sosyal medya aktivistleri…
Bir de iddialı sloganlar. We are back. (Biz geri geldik) Hatta; ”dikil failin karşısına” v.s. gibi gülünç sloganlarla ütopik, reel olmayan, aktivist ve heyacanlı tanımlar. Hiçbir şekilde olamayacak dünya reel-politiğinde düşünenlere komik gelen ”genosidi kabul et” teklifleri, ”tazminat ve toprak talepleri”, yılda bir yapılan, yeni üretilmiş seromoniler, hüzünlü göç hikayeleri, antik tarihteki masalsı sosyal yaşam öyküleri, bu gün kimin neresi olduğunu, sınırlarını bile bilmediği, olmayan, masalsı bir Çerkezya Devleti. V.s.
Arıyor.
Çünkü başka çaresi yok. Vatanı yok.
Diasporada tutunabilmenin ve ayakta kalabilmenin yolunu bir düşman edinmek, bir ideal üretmek, bir slogan ve seremonik usül oluşturmak gibi kitlesini toparlayacak siyasi, sosyal projelerle ve cemiyetleşme çabaları ile bulmaya çalışıyor. Bu tanım, süreç ve hedefte (tekraren) atavatan yok. Olamaz da.
Çünkü Atavatanda yaşamaya üç beş öncü dışında istekli kitle yok. Herkes yaşadığı yerden şöyle yada böyle memnun, alışmış, değiştirmeye cesareti yok yada riski alacak ailevi konsensusu yok.
Dolayısıyla vatan ve diaspora ikilisinde tek taraf güdük. Yapabilecekleri gurbette yaşamak ve vatansızlık. Sonuçları hayır olur inşallah.
Benim kişisel kanaatim yaşadıkları ülkenin önce renklerinden bir renk, sonra hamurunda bir tat olacakları.
Sonra da… tarihlerinde (o da yazarsa) bir parça bilgi.
Bitiş.
Yazık.
Sonra Çeçenler;
Atavatan, daymohk; kıpır kıpır, canlı.
Yaşıyor.
Bir süper güçle savaştı bile.
Önce yendi.
Sonra yenildi.
İnadına yaşamaya devam etti.
Şu anda hayatta kalmanın çok ötesinde. Tekrar fışkırıyor.
Kendi bölgesinde tek güç. Eski ve yeni diasporasıyla ilgili.
İrtibat kuruyor.
Savaşırken de kurdu. Savaştan sonra da. Diasporayı bile yönetmek istiyor.
Her yaşayan halk gibi problemleri, sıkıntıları, milli davaları, demokrasi talepleri, kalkınma talepleri, kendi içinde farklı bölgeselcilik, farklı ideolojik, sosyal, siyasi, dini çatışmaları var.
Özetle hayatta, güçleniyor.
Çeçen diasporası ise iki ana karakterde.
Birincisi eski diaspora genellikle yaşadığı ülkeye uyum sağlamış. Özellikle Rusya Federasyonu’nun diğer bölgeleri, Kazakistan, ülkemiz, Suriye ve Ürdün. Bunlar savaşın getirdiği karşıtlık ve tarihi bilinçle oluşmuş algılarla yaklaşmakla beraber, ata vatanda ki hayata ve insana dokunan ilişkileri, akrabalıkları, dostluklarıyla herkesi kucaklayacak karekterdeler.
Yeni diaspora ise özetle; daha gelişmiş sosyokültürel ileri batı ülkelerinde yaşamanın ve daha iyi yaşam koşullarının etkisiyle halen gözleri kamaşmış, savaşın etkilerini üzerinden atamamış, bir kısmı siyasi olarak bilenmiş, ancak normalize olmaya başlamış durumda. Yeni diasporanın atavatanı ile ilişkileri maksimum düzeyde. Daha iyi ekonomik koşullar, ulaşımın kolaylaşması, iletişim, sosyal medya gibi faktörlerle hala hiç başkalaşmamış. Marjinalize grup ve kişileri önemsemiyorum. Genel kitleden bahsediyorum. Asl olan odur çünkü. Sloganikleşmeye ve siyasallaşmaya hiç ihtiyaç duymuyor. Onları siyasi olarak örgütlemeye çalışan güçler olsa da.
Evet,
Fotoğraf bu.
Çeçenlerin gerçekliği ile Çerkez toplumunun gerçekliği aynı değil. Mesela şu an gündemde olan 21 Mayıs etkinliklerinde bir iki dostlar pazarda görsün diyen Çeçenden başka ortalıkta bir tane bile çeçen yok. Varsa da sadece kardeşçe bir nezaketle oradalar.
Bu nedenle kardeş iki halkın sorunları ve çözümleri doğal olarak farklı.
Diasporada;
Bir Kafkas milleti olan Çerkezler ütopya, slogan ve törenlere ihtiyaç duyarken,
Bir Kafkas milleti olan Çeçenlerin buna ihtiyacı yok. Hatta bu tip işler; kendi ana kitlesinden diasporasını uzaklaştırabilecek tehlikeler içeriyor. Çeçenlere atavatanı ile akil ilişkiler kuracak kurumlar, akil insanlar gerek.
Çeçenlerin hangi diasporası atavatana daha yaklaşırsa o daha güçlü olacak ve yaşayacak. Atavatanını da daha fazla güçlendirecek. Daha fazla yönlendirecek. İç siyasi işlerde, sosyal olaylarda bir bağımsız vicdan olarak daha etkili olacak. Yaşadığı ülke ile atavatanını da daha fazla ilişkilendirerek yaşadığı ve vatandaşı olduğu ülkeye de daha fazla kazandıracak. Kafkasya’ya da. Çeçenistan’a da.
Doğrular Allah(c.c.)’dan yanlış tespit ve yorumlar bendendir. Lütfen hatalarımı uyarınız ve bana/bize katkı veriniz. Allah bizleri hayır ve güzellik üzere birleştirsin.
Bütün Kafkas milletlerine hayırlar getirsin, akil önderlikler nasip etsin
Dua ile kalınız.
A dik yoyle.

Yahyahan Güney
Büyük Çerkez Sürgünü yıldönümü.

2013.05.21

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir