Almanak Çeçen Fenomeni: Soykırım Çağı
DINA-PRESS
Uluslararası Çeçen Hab. Ajansı
DINA-PRESS
Uluslararası Çeçen Hab. Ajansı
23 Kasım 2021
4 Kasım 2010
17 Şubat 2023
17 Şubat 2023
Mart Ayı Kahvaltı Programımız Gerçekleştirildi
27 Mart 2022
Kitapta sözü edilen caminin yapılış serüvenini anlatıyor inşaat sektöründeki firma -Meçet-Stroy- ve taşeronları. Tabii ona teşekkür, buna da teşekkür faslı da var. Orada iş yapmaya ilişkin bazı verilere ulaşılabilir bu kitapla. First Business Dergisinin “Zirvedekiler 2008” ödülü Avrasya’da yılın Mimari Projesi Meçet – Stroy
Bu eser yaşamöyküsel bir romandır. Zelimhan 1901/1913 yılları arasında on-onbeş kişilik çetesiyle Çarlık Rusya’nın en ücra köşelerine kadar adını duyurmuş, saray onun ölümüne kadar basının dilinden tedirgin olmuştur. Zelimhan’ın abreklik yolunu seçiş nedenini açıkladığı ve Devlet Duması Başkanlığı’na gönderdiği 15 Ocak 1909 günlü mektubu aynı yıllarda hemen her Rus gazetesinde yayımlanmıştır. Gerçek bir belge olan söz konusu mektubun tümü nice nice yıllar sonra, bir dergide Türkçe’ye çevrilerek basılmıştır: bk. Birleşik Kafkasya, sayı 2,3 İstanbul, 1964-1965. Mohmad Mamakayev’in bu ikinci romanından önceki ilk romanı “Revulyutsin Murd/Devrimci Mürit”de yaşamöyküsel bir romandır. Ekim devrimi sırasında Çeçen öncülerinden Aslanbek Şeripov’u anlatır. Mohmad Mamakayev Anka
Dilin bir kültürün temel öğelerinden biri hatta en önemlisi olduğu kuşku götürmez. Kültürü oluşturan maddi ve manevi pek çok öğenin kuşaklararası aktarımını ve dolayısıyla devamlılığını sağlayan temel unsur dildir. Bu anlamda etnik bir grup olarak Çeçenlerin özellikle genç kuşağında yaşanan dil kaybının – öğrenilmemesinin, öğretilmemesinin- kültürün kaybına da neden olacağı bir gerçektir. Çeçenler üzerine gerçekleştirilmiş olan saha araştırmasında bir taraftan dil kaybının yarattığı etkiler genç ve yaşlı kuşaklarla yapılan sözlü tarih ve mülakatlarla belirlenmeye çalışılırken, diğer taraftan demografik yapı, göç, evlilik, düğün adetleri, değişen gelenek ve görenekler gibi pek çok konuda bulgular elde edilmiştir. Bu bulguların ışığında (kitabın ekinde yer alan ve QR kod okutularak izlenebilecek) “İnsan Konuştuğudur” adlı etnolojik bir belgesel film de yapılmıştır.
Yitik Kule’nin ilk sayısının yayınlanmasının üzerinden 4 yıl geçti. Biraz gecikmeli de olsa (çünkü r 2. sayıyı 2013 yılı içinde bastırmayı planlamıştık) elinizdeki yıllığı yayınlamış bulunuyoruz. İlk sayıdan itibaren Yitik Kule yıllıklarında başlıca amaç; Daha ziyade Daymohk dışında oluşturulmuş veya korunmuş kültürel değerlerin yer aldığı içerikte bir yayın oluşturmaktı. Bu nedenle içerik bilinçli olarak birçok yayına göre biçimsel bazı farklılıklara da sahipti. Her şeyden önce bu yıllık(lar)da her kesimin ilgi alanına giren (bilimsel olmalarına karşılık) kolaylıkla anlaşılabilir anlatım tarzı, görseli bol, bazıları çok sıradan gibi görünen derlemeler-yorumlamalar Çeçen ana kitlesinden uzakta oluşturulduklarından dolayı “bakir bir önem taşıması nedeniyle” yıllıkta yer almıştır. Bu içerikler şüphesiz ki; diğer yıllıklarda da devam edecek. Yitik Kule Çeçen Kültür Yıllığı, mütevaziliği bir kenara bırakarak söylemek gerekirse büyük yokluklar içerisinde, Türkiye’de yaşayan Çeçenlerin çıkardığı en önemli kültürel yayınlardan birisidir. Ancak, ne yazık ki, okuyan, üreten ve kültürüne yeterince sahip çıkan bir toplum değiliz. Ki bu nedenle tüm orjinalliğine karşılık “yıllık” gereken ilgiyi ilk yılında görememiştir. İlgisizlik yanında dağıtım sorunları nedeniyle de yeterli sayıda insanımıza ulaşamamıştır. Yine, ilk sayıda yer alan ve Türkiye’deki bazı kardeşlerimizin henüz kabullenmedikleri fikirleri öne süren düşünce ve yorumların da ilk sayının kabulünü geciktirdiğini düşünüyoruz. Ama her şeye rağmen azim ve kararlılıkla, bu sahipsiz, mazlum ve masum topluma ait kültürel değerlerimizin yer aldığı YİTİK KULE / Çeçen Kültür Yıllıkları yayımına -inşallah- devam edecektir. Erol YILDIR KAFKAS ÇEÇEN KÜLTÜR DERNEĞİ
Yayılmacı Rus politikasının bir sonucu olarak 19. yüzyılın ilk yarısından itibaren şiddetlenen Kafkas-Rus Savaşları Kuzey Kafkasya tarihinin en zor yıl-larını oluşturur. Özgürlüğüne düşkün Kuzey Kafkasya halklarının İslami tari-katlarla tanışması da bu döneme rastlar. Önce, Nakşibendiliğin bir kolu olan Halidilik bölgede kendine geniş bir taban bulur ve Dağıstan-Çeçenistan’da “müridizm” olarak isimlendirilen “direniş hareketini” 30 yıl boyunca motive eder; Sonra da 19. yüzyılda, süregelen Kafkas-Rus Savaşlarında yorgun düşen halkın artık umudunu yitirmeye başladığı bir sırada Şeyh Kunta Hacı tarih sahnesine çıkar ve Kadiri tarikatının Çeçenistan varyantı olan ve her hal-ü kârda “barışçıl tezler” savunan “Zikirizmi” toplum içinde ya pıla ndırır. Ülkemizde pek bilinmeyen Şeyh Kunta Hacı ve yolunun esaslarını anlatan bu çalışma Kafkasya tarihine ilgi duyanlara döneme yönelik değerlendirmele-rinde yeni perspektifler açacak. Didem Çatalkılıç Apra Yayıncılık
Bu savaş, dünya tarihine insanlığın verdiği son özgürlük savaşı olarak geçecektir. Çünkü bundan sonra hiç kimse sadece ‘vatan’ bildiği toprak parçasında özgürce yaşamak için ölmeyecektir. Artık savaşların nedeni daha fazla konfor, daha fazla güç, daha fazla para, daha geniş piyasa, toplumsal cinnet ve başka birçok şey belki… Ama özgürlük değil. Bu kitap 20.yüzyılın sonu ve 21. yüzyılın ilk senelerinde Çeçenya’da verilen özgürlük savaşını konu eder. O savaşın isimsiz kahramanlarının hatırasına saygı ile ithaf olunur. Hulusi Üstün KAFKAS VAKFI YAYINLARI
Kafkas Tarihi uzmanı Dr. Yılmaz Nevruz “Umumi Kafkas Tarihine Giriş I” isimli çalışmasının bu ikinci cildinde Diasporadaki Kafkasların ve diğer Türk okuyucularının az bildiği veya hiç bilmediği konuları işlemektedir: Kafkasya’da Moğol ve Timur istilaları, Khaci Daud ve Kazikumuk Hanlarının önderliğinde Güneydoğu Kafkasya Halkının İran emperyalizmine karşı bağımsızlık mücadelesi, Nadir Şah’ın Kafkasya’yı ele geçirme gayretleri, Rus Çarı I. Petro’nun Doğu Kafkasya’ya düzenlediği keşif seferi, İmam Şeyh Mansur ve Kafkasya’da Millî Birlik Hareketi, Taymi Beybulat önderliğinde Çeçenlerin Rus istilasına karşı mücadeleleri; söz konusu dönemde Kafkas boylarının umumi vaziyetleri ve ulusal birlik oluşturamamaları, Rusya’nın Kafkasya üzerinden sıcak denizlere ulaşma politikasının temel istinat noktası olan ünlü “Kafkasya Hattı”nı inşası, bu hattın gerisinde çok sayıda Slavyan göçmeni iskân etmek suretiyle Merkezi Rusya’yı adeta Kafkasların eteklerine taşıması ve burada çok güçlü ve stratejik bir alt yapı oluşturması ve nihayet 1550 yılından itibaren 200 yıl hazırlığı yapılan Kafkasya ve Transkafkasya’nın fiili işgaline başlanması ve diğer konular… Yılmaz Nevruz Sebil Yayınevi
Kafkasya, Karadeniz ile Hazar Denizi arasında uzanan yüksek sıradağların ve bu dağların üzerinde ve eteklerinde yer alan Abhazya, Adigey, Kabardey, Karaçay-Malkar, Osetya, Çeçen-Inguş ve Dağıstan ülkelerinin genel adıdır. Çeşitli Türk ve Hint-Avrupa kavimlerinin yanı sıra, Kafkasya’nın etnik ve sosyo-kültürel yapısının oluşumunda ve şekillenmesinde Yunan-Roma-Bizans medeniyetleri ile Ön Asya medeniyetleri de etkili olmuşlardır. Dışarıdan gelen bütün bu unsurlar Kafkasya’nın yerli kavimlerinin etnik ve kültürel yapıları ile birleşerek ortaya yeni bir sosyo-kültür kalıbı çıkarmıştır.Kafkasya halkları etnik yönden birbirleri ile karışırlarken, kültürel yönden de benzer yapılar oluşturmaya başlamışlardır. Kafkasya halklarının geleneksel hukuk sistemlerinde ve aile yapılarında da feodal ilişkilerin ve sosyal tabakalaşmanın derin izlerine rastlamak mümkündür. Kafkasya halklarının mitolojik eski inançlarında ve dinlerinde çok tanrılı inanç sisteminin etkisi görülmektedir. Ancak bütün Kafkasya halklarının eski dinî inançları üzerinde 6. yüzyıldan itibaren bölgede yayılmaya başlayan Hıristiyanlık etkili olmuştur. Bir süre sonra Hıristiyanlık inancı Kafkas halklarının eski çok tanrılı inançları arasında eriyerek semavî din olma özelliğini kaybetmiştir. 8.-19. yüzyıllar arasında Kafkasya halklarının büyük bölümü İslâmiyeti kabul etmiştir.Abhaz-Abazin, Adige, Karaçay-Malkar, Oset, Çeçen-İnguş, Lezgi, Avar, Kumuk, Lak, Dargı halklarından oluşan Kafkasya halkları, etnik ve sosyo-kültürel yönden yüzlerce yıllık bir süreç sonunda karışıp bütünleşerek, bugün akraba milliyetler haline gelmişlerdir. Bu bakımdan onları ırk ya da etnik köken kriterlerine göre sınıflandırmak ve farklı milletler olarak değerlendirmek bilimsel açıdan doğru değildir. Kafkasya halkları ancak dil gruplarına göre birbirlerinden ayrılarak sınıflandırılabilir. Dr. Ufuk Tavkul SELENGE YAYINLARI
Gizli servislerin cirit attığı Avrasya coğrafyasında neler oluyor? Avrasya; kaderine terkedilmiş bu komşu ülkeler coğrafyası artık bir “Avrusya” mıdır? Ağaşe’nin Susurluk olayından bizi alıp götürdüğü yeni bilinmeyenler bunlar! Cehar Dudayev’in öldürülüşü, Ebulfeyz Elçibey’in düşüşü.. bir gazetecinin kaleminden kardeş coğrafyasının trajik öyküsü… ABD ve Rusya’nın Kafkaslar’da birlikte var olma mücadelesi, Azerbaycan petrolleri, Rusya’nın Avrasya üzerindeki aslan payı bu panoramik açıda bir araya geliyor… Ağaşe, ayrıca tarihe şahitlik edecek bir röportajla, yakın dönemin en garip devrik lideri Elçibey ile söyleşisine yer veriyor çalışmasında. Çetin AĞAŞE İyidost Yayınları
Çağdaş Rus edebiyatının en öne çıkan yazarlarından Vladimir Makanin, Asan adlı romanında Rusya’nın Çeçen sorununu ele alıyor. Basmakalıp yaklaşımlardan uzak, gerçekçi ve adil bir üslupla iki halk arasında yaşanan çatışmaların ele alındığı bu roman, Rus savaş romanlarında bir dönüm noktası. Underground’la tanıdığımız Makanin, Asan’la Lermontov’dan beri birçok kez Rus edebiyatının konusu olan Kafkas dağlarını ve mitolojisini bambaşka bir üslupla ele alıyor. Asan, Kafkas halklarının çok eski pagan tanrılarından biridir ve tarihsel kökenleri, jeopolitik çıkar çekişmelerinin içinde sürüklenen bir halkın umutlarına kadar uzanır. Şimdi sorun şudur: Asan insanları korumak üzere mi ortaya çıkar, yoksa kana susadığı için insanları kışkırtmak üzere mi ortaya çıkar? Olay 1990’ların Çeçenistan’ınında geçiyor. Romanın ana karakteri olan binbaşı Aleksandr Jilin bir yandan savaşırken, diğer yandan ticaret yapmaktadır. Benzin satar, dağ yollarının trafiğini düzene sokar, komisyon karşılığında esir alışverişi yapar. Bölgede tutunabilen sayılı komutanlardan biri olarak, savaşın çok yüzlü karakterini parlak bir şekilde sergilemektedir. Vladimir Makanin
“Tarih Boyunca Kafkasya”, Kafkasyalıların, “Kaf Dağı”ı imgesinde simgelenen kültün, binlerce yıllık serüvenin öyküsüdür. Düşlerin, masalların, efsanelerin, hayatın gerçekleriyle iç içe geçtiği, harmanlandığı gizemli bir diyardır Kafkasya. Tarih boyunca bu özelliğini korudu. Seyyahlar, bilim adamları, edebiyatçılar bu coğrafyayı anlatan yüzlerce kitap yazdı. Elinizdeki kitap, Kafkasya’yı tanımak, bu coğrafyayla yazılmış tüm eserleri bilmek ve içeriklerini öğrenmek şansını veriyor.Tarihi Kafkasya’dan başlatan iddialardan “Kar Adam” mitine, 19. yüzyılda yaşanan savaşlardan, onu izleyen ve hala unutulmayan büyük sürgüne; kurumuş deniz Selentuş’un ve batık kıta Atkantis’in izlerini Kafkasya’da arayan çabalardan, Çeçenlerle Rusların son savaşlarına kadar, Kafkasya’yla ilgili yazılmış belli başlı tüm eserler bu kitabın konusunu oluşturuyor. Erkan’ın çalışması,”karanlıkta el yordamıyla yürüyen genç arkadaşlar”ına bir armağandır. Artık “Kaf Dağı’nın Gerçeği”ni anlamak isteyenler, binlerce yıl boyunca bu konuda neler düşünüldüğünü öğrenebilecek, yabancı dillerde yayınlanmış, ama Türkçe’ye çevrilmemiş kitaplarda ifade edilen Kafkasya gerçeği hakkında temel bir bilgiye sahip olacak. Abhaz – Abazalar, Azeriler, Çeçen – İnguşlar, Çerkesler – Dağıstanlılar, Ermeniler, Gürcüler, İranlılar, Karaçay – Balkarlar, Kazaklar, Kürtler, Megreller – Lazlar, Osetler, Rumlar, Ruslar, Svanlar, Tatarlar, Türkler, Ubıhlar, Yahudiler… Homeros ve Herodot’tan, Lermontov ve Tolstoy’a, Evliya Çelebi’den günümüze uzanan bir geçeği arama öyküsü… Aydın Osman Erkan Chiviyazıları Yayınevi