Almanak Çeçen Fenomeni: Soykırım Çağı
DINA-PRESS
Uluslararası Çeçen Hab. Ajansı
DINA-PRESS
Uluslararası Çeçen Hab. Ajansı
18 Mayıs 2022
2 Haziran 2021
29 Ocak 2022
2 Haziran 2021
15 Şubat 2022
8 Kasım 2021
28 Şubat 2022
Bütün dünyanın gözü bu cennetin üzerine titrediği halde, ne haçlı akınları ve nede meşhur cihangirlerin istilaları, bu beyaz kartallar yuvasına asla sahip olamamışlardır. Efsanevi kahraman Şeyh Şamil’in ve Kafkas Mücahidlerinin Moskof sürüleriyle yarım asırlık mücadelesi. . . Tarık Mümtaz Göztepe Sebil Yayınevi
Bu kitapta Kafkasya’da XIX. yüzyılda ortaya çıkan müridizm hareketi, Osmanlı Devleti ile Rus Çarlığı arasında Kafkasya’da yaşanan mücadele, Şeyh Şamil’in ortaya çıkışı ve mücadelesi anlatılmaktadır. M. Halistin Kukul Kültür Bakanlığı Yayınları
Tarihçi Mahmut Bi’nin uzun zamandan beri üzerinde çalıştığı “Kafkas Tarihi” ile ilgili çalışmasının giriş ve iki bölümden oluşan birinci kitabı Selenge Yayınevi tarafından 2007 yılında İstanbul’da yayınlanmıştır. Kafkas Tarihi iki kitaptan oluşmaktadır. 2007 yılında yayınlanan birinci kitap yeniden gözden geçirilerek, iki bölümden oluşan ikinci kitap ile birlikte yeniden Berikan Yayınevi tarafından yayınlanmaktadır.Günümüzde küresel düzeyde giderek önem kazanan ancak, hala bazı kurumlar tarafından “Terra Incognita” (Bilinmezler Ülkesi) olarak değerlendirilen Kafkasya Bölgesi, aslında insan varlığının 400 bin yıl önce ortaya çıktığı dünyanın en önemli bölgelerinden biridir. Kafkasya’nın Tarih boyunca devam eden önemli konumu günümüzde daha daöne çıkmıştır. Öncelikle, Hazar ve Orta Asya Petrollerinin batı dünyasına ulaşması noktasında Kafkasya yine bir geçiş kapısı olarak karşımıza çıkmaktadır. Eskiden kavimlere köprü görevi yapan Kafkasya, günümüzde ve gelecekte petrole, doğal gaza köprü görevi yapacaktır. Doğal kaynakların ve ticaret yollarının geçme kapısı olarak Kafkasya yeniden gündeme gelmiştir. Mahmut Bİ Berikan Yayınları
Son yirmi yıllık süreç içerisinde Çeçen Toplumu olarak yaşadığımız kırılmalar, gelecekle ilgili kaygılar, savaş ortamının yarattığı moral bozukluğu ile geçen ve bir anlamda kendi kabuğumuza çekildiğimiz acılı günlerin ardından mevcut durumumuzu gözlemleme fırsatına son yıllarda tekrar kavuştuk. Görünen o ki, kültürel ve toplumsal değerlerimiz gün geçtikçe artan bir hızla yok oluyor. Bu gözlemle kültürlerin adeta çocuk gibi bakım ve özel bir ilgi istediğini tekrar kavrıyoruz. Yok olan değerlerin bir daha kazanılamayacağının farkındalığı, bir şeyler yapamamanın sancısıyla hepimiz derinden etkileniyoruz. Biliyoruz ki, eğer kültürümüzü rastlantısal etkenlerin rüzgarına bırakmadan özgün haliyle olabildiğince koruma isteğine sahip isek, öncelikle ve sadece bizim üzerimize çok büyük sorumluluklar düşmektedir. Günümüzde, doğduğumuz ve büyüdüğümüz köylerden uzaklarda büyük şehirlerde aynı toplumun fertleri olarak birbirimizden kopuk bir şekilde yaşıyoruz. İnsani bir ihtiyaç olarak birbirimizi tanımamız ve kaynaşmamız gerekiyor. Geleceğimiz olan gençlerimizin tanışıp kaynaşmasına vesile olacak güzel organizasyonlar yapmak, ihtiyaç sahiplerini tespit ederek onların sorunlarına çareler aramak, kişisel birikimlerimizi paylaşmamız toplumsal yok oluşa karşı çok önemli zorunluluklar. Derneklerimiz, bir araya toplanabileceğimiz ve bu gereklilikleri sağlıklı bir şekilde sağlayacak yegane yerler olarak ön plana çıkıyor. İşte, kuruluş amaçları doğrultusunda, farklı ve dağınık bir şekilde yaşayan insanlarımızı bir araya toplayan demeğimizin en önemli görevlerinden birisi olarak; Geldiğimiz yörelerde yaşattığımız bizi biz yapan değerlerimizi çocuklarımıza aktarabilmek, hızla kaybettiğimiz dilimizi, kimliksizleşmeye karşı bir direnç oluşturacak akrabalık bilgilerimizi, babalarımızdan aldığımız binlerce yıllık emanet olan özgün kültürümüzü bizden sonraki nesillere aktarma gayreti hiç bugünkü kadar anlam kazanmamıştı. Olağanüstü öneme sahip bu tür çalışmaların sürekli hale gelmesiyle, evlerimizde bulunan ve hatırasına hürmeten koruduğumuz kültürel materyallerimizin tanıtılmasının, geçmişimize ve kimliğimize ait ne varsa ortaya çıkarılarak kayda alınmasının da kültürel yok oluşu yavaşlatacak/ engelleyecek yegane çarelerden birisi olduğunu düşünüyoruz. Erol YILDIR KAFKAS ÇEÇEN KÜLTÜR DERNEĞİ
“Tarih Boyunca Kafkasya”, Kafkasyalıların, “Kaf Dağı”ı imgesinde simgelenen kültün, binlerce yıllık serüvenin öyküsüdür. Düşlerin, masalların, efsanelerin, hayatın gerçekleriyle iç içe geçtiği, harmanlandığı gizemli bir diyardır Kafkasya. Tarih boyunca bu özelliğini korudu. Seyyahlar, bilim adamları, edebiyatçılar bu coğrafyayı anlatan yüzlerce kitap yazdı. Elinizdeki kitap, Kafkasya’yı tanımak, bu coğrafyayla yazılmış tüm eserleri bilmek ve içeriklerini öğrenmek şansını veriyor.Tarihi Kafkasya’dan başlatan iddialardan “Kar Adam” mitine, 19. yüzyılda yaşanan savaşlardan, onu izleyen ve hala unutulmayan büyük sürgüne; kurumuş deniz Selentuş’un ve batık kıta Atkantis’in izlerini Kafkasya’da arayan çabalardan, Çeçenlerle Rusların son savaşlarına kadar, Kafkasya’yla ilgili yazılmış belli başlı tüm eserler bu kitabın konusunu oluşturuyor. Erkan’ın çalışması,”karanlıkta el yordamıyla yürüyen genç arkadaşlar”ına bir armağandır. Artık “Kaf Dağı’nın Gerçeği”ni anlamak isteyenler, binlerce yıl boyunca bu konuda neler düşünüldüğünü öğrenebilecek, yabancı dillerde yayınlanmış, ama Türkçe’ye çevrilmemiş kitaplarda ifade edilen Kafkasya gerçeği hakkında temel bir bilgiye sahip olacak. Abhaz – Abazalar, Azeriler, Çeçen – İnguşlar, Çerkesler – Dağıstanlılar, Ermeniler, Gürcüler, İranlılar, Karaçay – Balkarlar, Kazaklar, Kürtler, Megreller – Lazlar, Osetler, Rumlar, Ruslar, Svanlar, Tatarlar, Türkler, Ubıhlar, Yahudiler… Homeros ve Herodot’tan, Lermontov ve Tolstoy’a, Evliya Çelebi’den günümüze uzanan bir geçeği arama öyküsü… Aydın Osman Erkan Chiviyazıları Yayınevi
Ünlü seyyah Dr.Maritz Wagner Kırımdan yola çıkarak Kafkasyayı ve Kafkas halklarının hepsini Gürçistandan Türkiyeye geçip oralarda topladıgı notlarının tümünü bir kitapta oluşturup kaleme almıştır. Bu kitap rusların kafkas halklarına ve onlara yardımcı olmak isteyen Türklere karşı oynanmak isteyen oyunlara canlı bir vesikadır. Maritz Wagner Kayıhan Yayınları
Kafkasya Halklarının tarihsel serüveni. Gayri resmi olarak 100’e yakın farklı etnik grubun yaşadığı Rusya Federasyonu, resmen 21 Otonom Cumhuriyeften oluşmakta. Bu halkların 7 tanesi Kuzey-Kafkasya, 6 tanesi Volga-Ural, 4 tanesi Güney-Sibirya, 1 tanesi Kuzey-Kafkasya üstü, 1 tanesi Kuzey-Sibirya, 1 tanesi Ural üstü ve 1 tanesi de Kuzey-Batı Rusya, Finlandiya sınırında bulunmakta. Kuzey-Kafkasya halklarından Dağıstan’ın Avar, Dargin, Lak, Kumukları; Çeçenler, İnguşlar, Osetler, Karaçaylar, Balkarlar, Çerkesler, Adigeler, Kabartaylar; Volga-Ural bölgesinde Tatarlar, Başkurtlar, Çeremisler, Udmurtlar, Mordovlar, Çuvaslar; Sibirya’da Yakut/Sakhalar, Altay-Kişiler, Tuvalar, Buryatlar… Seyit Tuğul Nas Ajans Yayınları
Elinizdeki kitap, Kafkasya halklarından “Çenen-inguşya Halkıyla Rusya Arasındaki İlişkiler” i içermektedir. Prof. Dr. Yavus Ahmadov’un bu eserini Araştırmacı Yazar tarık Cemal kutlu, Rusça-Çeçence aslından Türkçeye çevirmiştir. “Çeçenya Sorunu” Çarlık Rusyasından başlayarak, Ekim Devrimi, SSCB deneyimi, ‘Ulusların Kendi Kaderini Tayin ve Ayrılma Hakkı’ vb. sorunların, “sosyalist” uygulamalardan BDT’ye dönüşüm sürecindeki gelişmelerin uzantısında yeniden tartışma gündemine getirilmiştir. Yazar XIX. Yy. dan başlayarak tarihsellik ve kopuş sürecindeki gelişme ve tartışmalara ışık tutacak bir çalışma üretmiştir. Konu incelenirken gözetilecek incelik: Emperyalizmin niyet ve gündemini kavrayarak, emekçi halklara yardımcı olmaktır. Sorumluluklarımızın tartıldığı yer burasıdır. Yavus AHMADOV SORUN YAYINLARI
Antik Çağda Waynakhlar (Çeçen-İnguşlar) Sümer-Hurri-Hatti-Urartu-Luvi-Lukkalılar Büyük tufandan sonra sular çekilince, Nuh’un gemisi Cudi’ye mi, Ağrı dağına mı, yoksa dağların babası Kaf dağına mı demirledi bilinmez ama, Nuh’un çocukları dört bir yana dağılıp, suların işgal ettiği bereketli Hilale, Anadolu ve Mezopotamya topraklarına yerleşip çoğaldılar. Bu ise farklı coğrafyalarda farklı lehçelerle Waynakh (Çeçen-İnguş) dilini konuşan toplumları oluşturdu. Bunların kurdukları devletler, şehir devletleri, beylikler ortaya çıktı. Hz. Nuh’un ise bin yıla yakın yaşadığı Kuran’da zikredilir. Aslında Nuh ya da Noah, peygamberin gerçek adı olmayıp, kavme izafeten söylendiği kabul edilir. Bir tez olarak Nakh kavminin peygamberi olabileceğini söyleyebiliriz. Kur’an’ın Nuh kavmi ile ilgili ayetlerine baktığımızda, tufan ile kesintiye uğrayan bir Nakh kavminin varlığı söz konusudur. On binlerle ifade edebileceğimiz bir Nakh kavmi geçmişinden söz edebiliriz. Bu ise, köklü bir tarihin, başta Kafkasya, Anadolu, Mezopotamya, Levant olmak üzere geniş bir coğrafyada aranmasını gerektirir. Hami ÖZDİL KİTAPARASI YAYINLARI
Şamil, beyaz örtülü Kafkas Dağları’nda yaşadığı dönemde, dünyadaki beş büyük imparatorluktan birine sahip olan Ruslara karşı müthiş bir bağımsızlık ve özgürlük mücadelesi veren halk kahramanı ve lideridir… Rus Savaş Bakanı Çernişev, Şamil’in az bir kuvvetle Dağıstan’daki Rus birliklerinin çoğunu imha ettiğini imparatora anlattığında; Çar I. Nikola’nın dudaklarından istemeden şu sözler döküldü: “Hiçbir zaman mücadele etmememiz gereken bir adama karşı savaşa girdik!..” Osman Pamukoğlu İnkılap Kitabevi
Yazar John F. Baddeley, İngiltere’nin Moskova büyükelçisinin kardeşidir. Şeyh Şamil’in mağlubiyeti ve esareti yıllarında Moskova’da bulunmuş ve savaşın canlı şahitleriyle görüşmüş Moskova’daki arşivleri inceleyerek bu eseri yazmıştır. Batılı bir yazar olduğu için objektif olduğu söylenemez. Fakat şu ana kadar bu sahada böyle ciddi bir eser yazılmamıştır. John F.BADDELEY Kayıhan Yayınları