ESKİ ÇAĞ DİLLERİNDEKİ “GIŠ” VE “ZİLİBİ” SÖZCÜKLERİNİN ÇEÇENCEDEKİ YANSIMALARI
Bu çalışma, Sümer ideogramı GIŠ ve Urartu sözcüğü “zilibi”nin anlamlarını,
kökenlerini ve tarihsel bağlamlarını derinlemesine incelemektedir. Çalışmada, bu terimlerin
sadece dilsel değil, aynı zamanda sosyal, ekonomik ve kültürel yapıları da yansıttığı
vurgulanmaktadır. Hayatın içinde çok yönlü kullanım alanını da bu sayede bulmaktadır.
Sümerce GIŠ belgelerde bir belirleyici olarak görünür. GIŠHI.A çoğul kelimesi çivi yazılı
belgelerde bulunan bir başka yapıdır. Literatürün ağaç ve ağaç ürünlerini belirttiği kabulüne
karşın, tarım, zanaat ve hatta soyut zenginlikler gibi geniş bir alanı kapsadığı anlaşılmaktadır.
Çeçen dili ile anlamsal karşılaştırma, benzer sonucu vermektedir. Urartu yazıtlarında sıkça yer
alan zilibi sözcüğünün ise Urartu toplumunda soy sop, aile gibi önemli kavramları ifade ettiği
tespit edilmiştir. Urartu yazıtlarındaki “zilibi” sözcüğünün, Çeçen dili örnekleri verilerek
anlamsal boyutu açığa çıkarılmıştır. Dilbilgisel analiz yapılarak bu sözcükler özelinde, Çeçen
dili ile olan ilişki düzeyini destekleyici yönü görülmüştür. Ayrıca, Çeçen dili “ğirs” sözcüğünün
anlamsal boyutu ve zilibi sözcüğünün türetim biçimi üzerinden yapılan dilsel karşılaştırma,
tarihsel kökenler üzerine yeni bir bakış açısı sunmaktadır. Bu çalışma, antik dillerin
incelenmesinde karşılaştırmalı dilbilimin önemini vurgulamakta ve bu alanda yapılacak daha
fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunu ortaya koymaktadır.
Ölü dillerin çözümlenmesi; dilbilim, arkeoloji, tarih, antropoloji ve kültür
araştırmaları gibi farklı disiplinlerin iş birliğiyle mümkün olur. Bu disiplinler, yazılı
belgelerin yanı sıra arkeolojik buluntuları, sanat eserlerini ve diğer kültürel kalıntıları da
inceleyerek, geçmiş medeniyetler hakkında kapsamlı bir anlayış geliştirmeye çalışırlar.
Ölü dillerin çözümlenmesinin çok yönlü etkileri vardır. Eski medeniyetlerin
düşünce yapısını, yaşam tarzını, inançlarını ve kültürlerini anlamamıza olanak tanır. Ölü
diller, modern dillerin kökenlerini ve gelişim süreçlerini anlamak için kritik öneme
sahip iken, modern dillerin, ölü dillerin yapısının ve sözcük anlamlarının belirlenmesine
katkısı vardır. Sümerce, Hurrice, Hititçe, Urartuca gibi diller, insanlık tarihinin ilk yazılı
belgelerini içerir ve uygarlığın başlangıcını anlamamıza yardımcı olur. Geçmiş
medeniyetlerin kültürel kimliğinin ve dil kodlarının açığa çıkarılması, geçmişi
anlamamıza ve bugünü daha iyi yorumlamamıza yardımcı olur. Aynı zamanda,
insanlığın ortak mirasını koruma ve anlama yolunda önemli bir adımdır. Bu makalede,
bir Sümer determinatifi olan GIŠ determinatifinin, antik Mezopotamya ve Anadolu
Hurri, Hitit, Urartu dillerindeki kullanımı ve Çeçen dili ile potansiyel bağlantıları ele
alınacaktır. Çivi yazılı belgelerdeki yapısı ile oldukça geniş kapsamı olan bu sözcüğün
anlamını literatür daraltmaktadır. Bu durum ise yazılı belgelerin anlaşılmasını
zorlaştırmaktadır. Hatta, mantık dışı oluşu açık olan bir yükleme ile tercümelere
rastlanır. Ayrıca, ölü dillerde kabul edilmiş gramer kurallarına uymak amacıyla yapılan
bazı tercümelerin açık çelişkiler barındırmasına rağmen, çelişkili tercümelere devam
edilmesi, durumun farkındalığını gündeme getirir. Gramatik çelişkilerle ilişkili olarak;
bir dilin sözcük türetme biçimi ve gramatik belirleyicilerin anlamsal boyutunun tespiti,
o dilin yapısını anlamada önemli rol oynamaktadır. Bu kapsamda, GIŠ determinatifinin
anlamsal genişliği üzerinde durularak, tarihsel ve dilbilimsel bir perspektif sunulacaktır.
Dil, kültürel ve tarihsel etkileşimlerin en güçlü taşıyıcılarından biridir. Kadim
dillerin kelime hazinesi, toplumların sosyal yapısı, inançları ve kökenleri hakkında
önemli ipuçları sunar. Urartu diline ait olan “zilibi” sözcüğü de bu bağlamda özel bir
yere sahiptir. Kökeni, türetim biçimi veya niteliği tam olarak kesinleşmemiş olsa da,
filolojik karşılaştırmalar ve etimolojik analizler bu kelimenin belirli bir toplumsal ya da
soy bakımından aidiyeti ifade ettiğini ve içinde bir aidiyet eki barındırabileceğini
göstermektedir. Bu çalışmada zilibi sözcüğünün olası anlamları, türetim biçimi ve
gramatik yapısı incelenecek, aynı zamanda sözcüğün Nakhi dilleri ile olası bağlantıları
değerlendirilecektir.
Çeçen dili, Kuzey Kafkasya’nın en eski dillerinden biri olup, uzun bir tarihsel
geçmişe sahiptir. Bu dilde “kanından olanlar” anlamına gelen yapılar, aidiyet, akrabalık
ve etnik kimlik kavramlarını öne çıkaran bir dilsel geleneğin parçasıdır. Zilibi
sözcüğünün Urartu ve Çeçen dillerinde benzer bir anlam çerçevesine oturabileceği
düşüncesi, tarihsel göçler ve etkileşimler göz önünde bulundurularak değerlendirilmeye
açıktır. Özellikle Urartu uygarlığının Kafkasya ile olan coğrafi yakınlığı ve kültürel
etkileşimi bu tür bir dilsel bağlantıyı olası kılmaktadır. Aynı zamanda makale konusu
sözcükler, dilsel köken birliğinin işaretçileri de sayılabilir. Bu doğrultuda, zilibi
sözcüğünün anlam katmanlarını açığa çıkarmak amacıyla karşılaştırmalı bir dilbilimsel
analiz yapılacak ve sözcüğün hem tarihsel hem de anlamsal bağlamı derinlemesine
incelenecektir.
Metod olarak “gıš” determinatifi ve sözcük yapıları, Hurri dili sözcüğü olarak
gıšŠU.A-ha: “onun tahtı” (Laroche, 1980, s.144) örneğinde olduğu gibi determinatif
küçük harfle, yine “gıš” determinatifi kaynakta üst simge olarak yer almamışsa,
kaynakta yer alan biçimleri korunarak yazılmıştır. Çeçen dilindeki eş sesli yapının ayırt
edilmesi amacıyla eğik yazılması tercih edilmiştir. Öncelikle determinatif veya
sözcüklerin literatür bakımından sözlüksel tanımlarına yer verilerek anlamsal boyutu ele
alınmıştır. Ardından Çeçen dilinde sözlük karşılıkları ve anlamsal boyutu gösterilerek
karşılaştırmalı analiz yapılmıştır. Farklı örnekler verilerek konu detaylandırılmış ve
makaleye zenginlik kazandırılmıştır.
1. “GIŠ” Determinatifi: Tanımı Ve Kullanım Alanları
Anlamsal olarak GIŠ determinatifi, “bir ağaç veya kerestesi” (Ünal, 2016, s. 130),
“odun, cihaz” (h.taru; Akad.işuh; h. Kpl. C-ra vb.; GI ruyanza FHG 13 111 7). “Ağaç
ve ağaç ürünleri için olduğu kadar ahşap (ama aynı zamanda diğer) aletler için
belirleyici” (Friedrich, 1991, s. 274), yine bir başka kaynakta “ağaç, orman, odun”
(Aydın, 2013, s. 806), anlamına gelen bir belirleyici olarak kullanıldığı kabul
edilmektedir. Yine Asurca gişşu; “dikenli çalı veya ağaç” (Hallock, 1956, s. 99) anlamı
bu çerçevede değerlendirilmelidir. Kloekhorst (2008) GIŠtaru: “odun” (Sum. GIŠ) (s.
849) anlamıyla eserinde yer vererek Sümer determinatifiyle eşitlemesi dikkat çeker.
Ancak, bu belirleyicinin ahşaptan yapılmış nesnelerin dışında metal, tarım ürünleri ve
hatta soyut kavramlar için de kullanıldığı görülmektedir. Örneğin, “gıšbun: şölen,
bayram, ziyafet” (Aydın, 2013, s. 308; Halloran, 2006, s. 58) anlamıyla farklı bir duruş
sergiler. İlerleyen bölümlerde değişik örneklere yer verilecektir. GIŠ determinatifinin
somut değerler için kullanılabildiği gibi düşünce, fikir, konuşulan dil gibi elle
tutulamayan soyut değerler için de kullanılabilir olduğu sonucunu çivi yazılı
belgelerdeki anlamsal boyutundan çıkarabiliriz. GIŠ Sümer determinatifini kullanan
Urartuca, Hurrice, Hititçe gibi antik Anadolu dillerinde görüleceği üzere, “ağaç
ürünleri” anlamının dışında bir anlam varlığının araştırılmasını, semantik bir yaklaşımın
zorunluluğu olarak görmek gerekir. GIŠ determinatifinin anlamsal derinliği ve dilin
genel yapısı üzerindeki etkileri önemini korur.
“Sümer çivi yazısının bir özelliği, belirleyicilerin kullanılmasıdır. Bunlar telaffuz
edilmeyen (çoğu bağımsız Sümerogramlar olarak kullanılabilmesine rağmen) ve belirli
bir kelimenin hangi sınıfa ait olduğunu gösteren işaretlerdir. Belirleyicilerin çoğu
belirttikleri kelimelerden önce gelse de birkaçı geleneksel olarak onları takip eder”
(Kimball ve Slocum, 2025). Hitit literatürü bakımından GIŠ: “odun”, bir ağacın veya
aslen ahşaptan ve diğer malzemelerle genişletilerek yapılmış nesnelerin adını belirtir:
GIŠHAŠHUR “elma ağacı”, GIŠhattalu- “kilit” (Lauffenburger, 2008, s.11) anlamları
verilirken, Ünal (2016), GIŠHAŠHUR sözcüğü için “elma ağacı” anlamının dışında
“elma” anlamını da vermekte, GIŠhattalu sözcüğünü “sürgü, kapı sürgüsü, kapı mili, kol
demiri, mandal, anahtar” (s.77) şeklinde anlamlandırmaktadır. Sümerce GIŠ
determinatifinin genel olarak yukarıdaki açıklamalar ve kaynaklar yönüyle “ağaç ve
ağaç ürünlerini” ifade ettiği şeklindeki bir kabule karşın GIŠhattalu sözcüğünün “kol
demiri” (Ünal, 2016, s.177) anlamında sözlükte yer almasını, literatür bakımından GIŠ
determinatifinin anlamsal çerçevesini zorlayıcı niteliğe sahip olduğu şeklinde
değerlendirebiliriz. Antik dönemde Sümer, Akad, Asur, Hurri, Urartu, Hitit kayıtlarında
determinatif olarak yer almış olan bu Sümer ideogramının ağaç ürünlerinin dışında da
kullanıldığını görmekteyiz. Dolayısıyla kayıtlarda GIŠ determinatifinin yer alış şekli
bakımından bütünüyle hem ağaç ve ağaç ürünlerini belirtip belirtmediğini hem de
kapsamını sorgulayacağız. Bu düşüncemizin temelini ise GIŠ determinatifinin ağaç
ürünlerinin dışında kullanılmış olması ve Çeçen dilinde yer alan ğış ve ğirs/ğis
sözcüklerinden yola çıkarak, ihtiva ettiği anlamı ile uyuşan sözcüklerin varlığı
oluşturmaktadır. Çeçen dilinde ğirs/ğis “araç, alet, cihaz, el emeği ile elde edilen
ürünler” (Masiev, 1961, s.113), “aksesuar, araç, gereç (giyim)” (Оздоев/Ozdoev, 1962,
s.52) şeklinde sözlüklerde yer alır. Оздоев/Özdoev’in parantez içinde giyim sözcüğüne
yer vermesi, Çeçen, İnguş, Batsbi dilinde daha geniş kullanımının olduğunun işareti
sayılmalıdır. Bir başka sözlükte “uyarlanmış silah” (Абдурашидов/Abduraşidov, 2025)
anlamında yer alır. Sözcüğün bu anlamlar ile adı geçen antik dillerdeki kullanım alanı
örtüşür. Örneğin, soyut bir durum için sırasıyla Latin harfleri ile “nokhçiyn mott
paçhalkhan mott a, iza üyran a gonakhara dakhar dovzaran a ğırs khilarkh khtaş
khilar” ve Kiril harfleri ile “нохчийн мотт пачхьалкхан мотт а, иза уьйран а,
гонахара дахар довзаран а г1ирс хиларх кхеташ хилар” şeklinde ifade edilen bu
Çeçen dili cümlesi, “Çeçen dili devlet dilidir ve iletişimin ve çevre bilgisinin bir
aracıdır” anlayışını (Муниципальное бюджетное общеобразовательное учреждение
средняя общеобразавотальная школа, 2011, s.33) yansıtarak kullanım alanının
genişliğini gösterir. Yani tahıl ürünlerinden tutun, sözcüğün soyut anlamına değin insan
yaşamındaki değerler manzumesidir, kıymettir, varlıktır, zenginliktir. Bu sözcüğün
belirttiğimiz geniş anlamının varlığını Sümer, Hitit, Urartu, Akad gibi antik dil
belgelerinin incelemesinden anlıyoruz.
Sözlüksel olarak NA4: “Taş, kaya” (Ünal, 2016, s.363) anlamında ve determinatif
olarak taştan bir ürün olduğunu anladığımız GIŠ/NA4BANŠUR: “sunak”, müzik
enstrümanı olarak GIŠ DINGIR.INANNA: “bir müzik aletine”, arkeolojik buluntularla
ağaçtan yapılma ürün olmadığını gördüğümüz bir savaş aleti olan GIŠ/URUDUturi: “mızrak
silahına”, (Ünal, 2016, ss.101, 130, 551) varıncaya kadar birçok alet veya el ürününden
önce bu determinatifin yer aldığını görmekteyiz.
Karşılaştırma yaptığımız Çeçen dilinde ğirs sözcüğünün yanı sıra, ğış/ğeş sözcüğü
de mevcuttur ve yapraklar, ağaç dalları, çalı çırpı ve belki de tarihsel anlamda ağaç
anlamının Çeçen dili itibarıyla mevcut olduğunu görmekteyiz. Masiev’in (1961)
sözlüğünde tekil anlamda ga: ağaç dalı, ğa: ağaç yaprağı, ğaş/ğış: yapraklı ağaç
anlamı (ss.96,108,111) olarak yer alır. Söylemek istediğimiz; Sümerce GIŠ
ideogramının yorumu için Çeçen dili ğış ve ğirs/ğiš antik dillerdeki anlamları karşılar.
Fakat biz öncelikle ve özellikle GIŠ ya da telaffuzunun sözlü konuşmalarda
farklılaşabildiği Çeçen dilindeki ğirš sözcüğünün Sümer, Hitit, Urartu ölü dillerin
yazıtlarındaki anlamsal genişliği ile örtüştüğünü görüyor ve bunu önceliyoruz. Örneğin,
bir müzik aletinin Sümer medeniyetinde GIŠ olarak ifade edilmesi bunun göstergesidir.
Söz konusu edilmişken Sümerlerde müzik aletinin Çeçen dili anlamsal boyutu ile ğiš
olmasının iki yönü vardır: Birincisi el üretimi oluşu, bir zanaatkârın elinden çıkması, bir
enstrüman oluşudur. İkincisi sanatsal yönüdür. Yani icra edilen müzik her ne kadar elle
tutulur değilse de Çeçen dilindeki biçimiyle giš: bir zenginliktir ve insan yaşamında
soyut bir değerdir. Bunun esasen, Sümer kültürünün inceliğini, zarafetini gösteren yönü
olduğunu söyleyebiliriz. Bütün bu kapsayıcı yönlerini dikkate aldığımızda Çeçen
dilindeki ğirs/ğis anlamsal boyutu öne çıkmaktadır.
1.1. “ĞIS” determinatifinin örnekler üzerinden incelenmesi ve tercümelere
yansıyan anlamsal çelişki
Önceki açıklamalarımızda, Çeçen dilinde silahların da ğirs/giš kapsamı içinde
olduğunu hatırlayarak, Urartu yazıtlarında da sıklıkla karşımıza çıkan ve Tanrı Haldi’ye
adanılan objelerin en önemlilerinden biri olarak silah, mızrak: “GIŠšú-ri-i-e” (Oracc:
eCUT — Electronic Corpus of Urartian Texts eCUT A 08-08, t.y.) metal yapısıyla yer
aldığını görebiliriz. Bu sözcük aynı zamanda varlık, zenginlik, el emeği ile elde edilen
bir ürün oluşunu da gösterir. Diğer taraftan Hititler’de mızrak sözcüğü “GIŠ/URUDUturi”
(Ünal, 2016, s.551) olarak, Urartu mızrak sözcüğünden t, s fonem değişimiyle fark
edilir. Dolayısıyla metal bir el ürününün belirtildiğini görmekteyiz. Aşağıda, ağaç veya
ağaç ürünü anlamı olmayan ve içinde GIŠ geçen örnekler yer almaktadır;
10 ⸢i⸣-e-še i-ni GIŠ.ul-di-⸢e⸣
11 ⸢te⸣-ru-bi GÁN GIŠ.Ú.ŠE GIŠ.za-⸢ri⸣
12 šú-ḫi-e iš-ti-ni te-ru-ú-⸢bi⸣
9 ) Bu bağı diktim (ve) GIŠ.Ú.ŠE; “bir tahıl” tarlası ve yeni bir meyve bahçesi
diktim. (Oracc: eCUT — Electronic Corpus of Urartian Texts eCUT A 12-08, t.y.)
Bu Urartu metninde yer alan “tahıl”, Çeçen dilindeki anlamsal genişliği olarak giš
kapsamı içerisinde yer alır ancak ağaç ya da ağaç ürünleri ile bir ilişkisi yoktur.
Metal aletlerin ya da metal el ürünlerinin belirteci URUDU determinatifiyle
birlikte GIŠ determinatifine yer verilen örnekler, Çeçen dili sözcüğü ğirs’ın tarihsel
perspektifini ve aynı zamanda amacımızı da açıklar. Aşağıda Hitit, Hurri, Sümer ve
Urartu dilinde konuyla ilgili sözcük ve cümleler yer almaktadır.
Hitit dili sözcükleri:
GIŠ/URUDUGIDRU(PA): asa, hükümdar asası; şiş kebap yapmak için şiş
GIŠ/URUDUDUGÍR: bıçak, hançer, kama
GIŠÉRIN(NUNUZ), GIŠZIBANA: terazi
GIŠGU.ZA: taht
GIŠKINTI: el işi, zanaat
GIŠ.ŠUB.BA: hisse pay
GIŠTUKUL: alet, silah
GIŠ/URUDUturi: mızrak, kargı, silah
(GIŠ/URUDU)ŠUKUR= GIŠturi ve belki de GIŠzau-?: kargı, mızrak
(Ünal, 2016, ss.129,130,131,338,339, 488,547,551)
(GIŠ)mari-/marit: mızrak? (Hoffner ve Güterbock ed., 1989, s.183)
Hurri dili sözcükleri:
gıšŠU.A-ha: onun tahtı (Laroche, 1980, s.144)
Sümer dili sözcükleri:
gıšbun: şölen,bayram, ziyafet (Aydın, 2013, s. 308)
giškešda: baraj (Halloran, 2006, s.60)
urudu/giššukur: mızrak, kargı (Halloran, 2006, s.67)
Hitit dili cümle örnekleri:
CTH 757.A; KUB 9.31 I–II, 42; VAT 13061
9 [GIŠGÌR.GUB]-ŠU-ma
NA4kunkunuzziaš
“Onun ayak dayanağı bazalttandır” (Görke (ed.), hethiter.net/: CTH 757 (Expl.
A.), 2014).
KBo 4.9 IV 7–11
nu DUMU.É.GAL GIŠŠUKUR KÙ.GI GIŠmu-kar-ra pēda-i
“Bir saray görevlisi altın bir mızrak ve bir m. götürür” (Hoffner ve Guterbock,
1989, s.323).
Urartu yazıtlarından örnek:
“GIŠ.Ú.ŠE.MEŠ: tahıl tarlaları” (Oracc: eCUT — Electronic Corpus of Urartian
Texts eCUT A 09-17, t.y).
Yukarıdaki örnekler farklı kıymetleri, aletleri ve zenginlikleri GIŠ determinatifi
ile göstermektedir. GIŠ determinatifinin ağaç ürününü belirttiği yorumu ile yapılan ve
semantik bir doğrulamayı mümkün kılmayan tercümeler, bu makaledeki yorumlar
çerçevesinde ele alınması halinde, antik çağ Anadolu veya Mezopotamya dillerinin
gizemlerinin açığa çıkarılmasına katkı yapabilir. Çelişki oluşturan tercümeler semantik
bir bütünlüğe kavuşabilir. Çelişki içeren ve oldukça çarpıcı bir örnek olan aşağıdaki
Hititçe cümle örneği, bu konu için çok güzel bir örnektir:
CTH 414.1.A; KUB 29.1 (1780/c)
31 nu GIŠHI.A LUGAL-uš DU-ni weekzi
“Kral, Fırtına Tanrısından odun ister” (Görke (ed.), 2015). Bu cümle garip bir
anlam yüklemesi olarak karşımıza çıkar. Cümlenin devamına bakıldığında bütünsel bir
yaklaşım içerisinde semantik olarak doğru bir tercüme olmadığını görme imkânı sunar.
Bu Hititçe cümlede Fırtına Tanrısı DU yer alır ve talep ise Fırtına Tanrısından
yapılmaktadır. Sonraki cümle ise yağışlardan söz eder.
CTH 414.1.A; KUB 29.1 (1780/c)
“32 heeyaueeš kuit tašnuškir šallanuškir
32 “Bu da sağanak yağışların güçlü (ve) büyük olmasını sağladı” (S. Görke (ed.),
hethiter.net/: CTH 414.1 (Expl. A.), 2015).
Görüldüğü üzere “nu GIŠHI.A LUGAL-uš DU-ni weekzi” (S. Görke (ed.), 2015)
cümlesi ile Fırtına Tanrısından çoğul biçimiyle GIŠHI.A talebi yapılmakta, arkasından
“heeyaueeš kuit tašnuškir šallanuškir” (S. Görke (ed.), 2015) cümlesi ile yapılan bu
talebin sonucu olarak; “bu da yağışların güçlü ve büyük olmasını sağladı” (S. Görke
(ed.), 2015) denilmektedir. Semantik olarak ele aldığımızda literatürün çevirisi ile odun
talebi ve sonucunda güçlü ve büyük yağış arasındaki ilişki, anlamlı bir ilişki olmaktan
uzaktır. Gökten odun yağmayacağına ve odun elde edilme sürecinin ne olduğu
bilindiğine ve hatta odunu ülkesinin herhangi bir yerinde yetişmiş ormanlardan temin
edebileceğine göre, bu anlam yüklemesi anlamsızdır. Esasen bu örnekte; zenginlik,
hayvansal ve tarımsal ürünlerin talebi yapılmakta ve bu talebin sonucu olarak yağışların
olduğu belirtilmektedir. Talep ise Fırtına Tanrısına yapılmaktadır. Yağışların ise neye
netice vereceği bellidir. Bereketli tarımsal ürünlerin varlığına, doğadaki bitki örtüsünün
gelişmesine, otlar ve besleyici yemlerle semiz hayvanların varlığına, bir zenginlik
gücünün elde edilmesine netice verir. Sonuç olarak bu ideogram ya tek başına Çeçen
dilinde olduğu gibi ğirs/ğis olarak ele alınmalıdır ya da yine Çeçen dilinde olduğu gibi
ğış olarak ağaç ve ağaç ürünlerini de göstermek üzere iki anlamı belirtmek üzere
değerlendirilmelidir. Ancak bize göre, tarihsel bir nitelik taşıyan Çeçen dilindeki
ğirs/ğis sözcüğü tümünü kapsar, kuşatır, karşılar.
Hitit dili, “nu GIŠHI.A LUGAL-uš DU-ni weekzi” cümlesindeki GIŠHI.A yapısına
özellikle dikkat ettiğimizde, bir determinatif olarak değil doğrudan bir sözcük olarak
çoğul eki almak suretiyle karşımıza çıkmaktadır. Fırtına Tanrısından istenenlerin neler
olduğunu fark etmemizi sağlayan bir yapı ile görünür. Bu ise bizi, sözcüğün Çeçen dili
anlamsal boyutuyla ilişkili olduğu sonucuna götürmektedir. Esasen bu determinatifi
kullanan tüm antik diller incelendiğinde, zaten anlamsal boyutunun bu makalemizde
belirttiğimiz gibi geniş olduğu anlaşılır ve böyle olduğunun delili de yine bu antik
dillerin yukarıdaki örnekleri, belgeleridir. Yani, kralın Fırtına Tanrısından talep ettiği
GIŠHI.A çoğul biçimiyle odunlar değil, zenginliğe neden olacak ürün bolluğudur.
2. Zilibi Sözcüğü
Urartu yazıtlarında yer alan “zilibi” sözcüğünün anlamı nedir, neyi ifade
etmektedir sorusuna verilecek cevap, Urartu dilinin çözümlenmesine, dolayısıyla Urartu
kültürünün açığa çıkarılmasına katkıda bulunacaktır. Zilibi sözcüğü için yorum yapan
Varol (2023) “bir metatez” olabileceği değerlendirmesini yapmakta ve şunları
söylemektedir; “Urartucadaki zilibi sözcüğü “soy, köken” anlamıyla günümüzdeki
cibiliyet sözcüğüyle ilişkili görülmektedir” (s.71). Varol (2023) Arapça ile
ilişkilendirerek, “bu sözcüğün günümüz Türkçesinde yine Arapça kaynaklı ad yapım
eki {-iyet} ile kullanımı Arapça’dan alıntı olma durumunu ortaya koymaktadır. Urartu
diline, Arapların ata toplumunun dili olan Asurca’dan ödünçleme ile geçen bir sözcük
de olabilir” (s.71) demektedir. Bu sözcüğün ödünç bir sözcük olmadığını, Urartu dilinin
bir eki olan -bi belirtme ekini almış bir sözcük olabileceğini düşünmemiz daha gerçekçi
olabilir. Urartu dilinin eklemeli dil yapısı, kök sözcük+ek şeklindeki sözcük türetme
biçimi ile dilbilgisel olarak bir defa içeriğinde nesli, soyu anlamı için iyelik eki
barındırmalıdır. İkincisi -bi ekinin sözcük sonunda yer almasından dolayı, iyelik ekinin
gövdede bulunmasının zorunluluğu ile bir türetim esasının olması gerekir.
Makalemizde, bu esasları dikkate alarak inceleme yapacağız.
Antik dillerden Sümerce, Hurrice ve Hititçe belgeleri incelediğimizde “kan”
sözcüğünün karşılığı olarak; Sümerce úš, šig (Aydın, 2013, s.1075), Hititçe ešhar, zurki,
Hurrice zurgi (Ünal, 2016, ss.120,121,613,948) yer alır. Hiç kuşku yok ki bu dillerin
fonemleri konusunda bilgi sahibi değiliz. Ancak Çeçen dili ile mukayese ettiğimizde
Hurri, Hitit ve Sümer transkriptlerinde š ve z sesinin neye karşılık geldiğini bilmemiz
gerekir. Çünkü bu diller ölü diller sınıfındadır. Böyle olmakla birlikte her iki
transkriptin de Çeçen dili ц1 fonemine karşılık geldiği yorumunu yapabiliriz. Çeçen
dilinin kelime türetim biçimi genel olarak ses tabanına dayanır. Önce ses, hece ve sonra
eklerle türetim yapılır. Zilibi sözcüğünün bu oluşum biçimiyle Hitit, Hurri ve
Sümerce’de mevcut “kan” sözcüğünün türetim biçimini yansıttığı görüşünü ileri
sürebiliriz. Bazı Anadolu toplumlarının birbirleri ile etkileşiminin, hayatın akışı içinde
doğal olmasıyla birlikte, ortak bir kültüre dayanabileceği tezini de ileri sürebiliriz.
Urartu dili sözcüğü zilibi yapısındaki zi, sözcüğün kök kısmıdır. Bu ise Çeçen dili
zi(ц1и):kan sözcüğü ile birebir benzerlik gösterir. Sümer dili “kan” sözcüğü ši-g, ši=zi,
Hurri ve Hitit “kan” sözcüğü kök kısmı zü, Çeçen dili ц1 foneminin z sesinin çıktığı
yerden dilin damağa sertçe bastırılmasıyla oluşan bir fonemdir ve zi/ц1и, Sümer, Hurri
ve Hitit “kan” sözcüğü ile eşleşir. Urartu dilinin, Nakh dilleri ile olan benzerliği
noktasında şöyle bir değerlendirme yapabiliriz; zi kök sözcüğünde bulunan z sesi,
bugün Çeçen dilinin yazımında kullanılan Kiril alfabesindeki ц1 sesine eşitlenmek
üzere, kök sözcük zi:ц1и:kan anlamında bir sözcük olarak ve Nakh dili Avarca’nın da
özelliği olmak üzere, “genitive (-l / -ul)” (Forker, 2020, s.5) ve “bi=olmak, mevcut,
olan” anlamıyla, belirtme eki alarak Nakhi dili türetim biçimine uygun, türetilmiş bir
sözcük olarak karşımıza çıkar. Мациев/Masiev’in (1961) sözlüğünde “kan” sözcüğünün
karşılığı цӀий:ziy (s.472) olarak yer alır ve bu sözlü konuşmalarda цӀи:zi olarak telaffuz
edilir. Böylelikle -l aidiyet eki ile Çeçen dili bakımından “kanından olanlar” anlamı bu
sözcük için verilir ve aşağıda örnekleri bulunan, Urartu yazıtlarında geçen beddua
formu; kanından olanları yok etsin anlamı dilbilgisel karşılığını bulur. Ayrıca Çeçen
dilinde цӀa: ev (Masiev, 1961, s.470) anlamındadır. Bu yine, ц1 ses tabanına dayanır ve
bir Urartu sözcüğü olan za-li-bi, anlamsal olarak hane halkına karşılık gelebilir. Bu
sözcüğün de türetim esası benzer şekildedir. ziil türetim formunun “kanın” şeklinde bir
anlamı barındırmasını bu sözcüğün tarihsel yönünün işareti olarak değerlendirmek
gerekir. Bununla birlikte yine bir Nakh dili olan Avarca’nın “-l, -ul eki, İngilizce’de ‘s
hali ile biten sahiplik durumuna karşılık gelir. Örneğin: brother-brother’s «kardeşkardeşin» вац-вацасул, friend-friend’s «arkadaş-arkadaşın» гьудул-гьудуласул”
(Абулайсова, Рамазанова, Кулдуева, 2015, s.17) Bu cümlede geçen Avarca
sözcükleri, sırasıyla Latin harfleri ile “kardeş-kardeşin:vaċ-vaċas-ul, arkadaşarkadaşın:ğudul-ğudulas-ul” olarak belirtmeliyiz. Bu örnekler bize, -l ekinin tarihsel
anlamda Nakh dillerinin genel durumuyla ilgili olduğunu göstermektedir.
Avanis’teki Susi Tapınağı’nda bulunan yazıtta zilibi sözcüğü, Urartu literatürünce
kabul edilmiş anlama göre “soy sop” olarak çevrilmiştir. Urartu kralları, isimlerini
ilelebet yaşatma arzularının bir yansıması olarak, adlarını tahrip edip yerine kendi
ismini koyan kişiyi büyük bir düşman olarak görmüşlerdir. Bununla da yetinmeyerek,
onun tüm soyunun kurumasını istemişlerdir. Bu düşüncenin sosyal ve psikolojik yönleri
olduğu görülmektedir. Makalemizde konu ile ilgili verdiğimiz örnekler de bunu
desteklemektedir; “Her kim adımı tahrip ederse ve kendi adını koyarsa, tanrı Haldi, tanrı
Teišeba, tanrı Šivini ve bütün tanrılar, onu, ismini, soyunu ve sopunu güneşin ışığından
yoksun etsin” (Payne, 2006, s.297). Zilibi sözcüğünün geçtiği transkriptler Urartu
krallarının düşünce ve istemlerini yansıtır. Konunun bu tarafını görmekle birlikte,
örneklerde geçen zilibi sözcüğünün karşılaştırmalı dilbilgisel analizi önem kazanır.
Aşağıda konu ile ilgili örnekler yer almaktadır:
(8) ú-li-e i-ni-li du-li-e dḫal-di-⸢še⸣
(9) [ d ]⸢IM⸣-še dUTU-še qi-ú-ra-a-še DINGIR.MEŠ-⸢še⸣
(10) [tú]-ru-ti-ni-e-ni ma-a-ni e-⸢ʾa⸣
(11) ⸢zi⸣-li-bi qi-ú-ra-a-ni e-di-ni
( r 8 ) “Tanrı Haldi, Fırtına Tanrısı ve Güneş Tanrısı, tüm yeryüzü tanrıları onu ve
onun soyunu yeryüzünden yok etsin” (Oracc: eCUT — Electronic Corpus of Urartian
Texts eCUT A 05-030, t.y.).
o 35 [a-lu]-⸢še du-li⸣-i-e mì ku-ú-i ⸢dḫal-di⸣-[še]
o 36 [zi-il]-be ⸢qi-ú⸣-ra-a-e-di ku-lu-di-⸢i⸣-[e]
o 37 [a-lu]-⸢še⸣ DUB-te i-ni ⸢su⸣-ú-i-du-li-i-⸢e⸣ [i-nu-ka-ni?]
o 38 [e-si-i]-⸢ni⸣ a-⸢lu⸣-še ip-ḫu-li-i-e a-⸢lu⸣-še a-⸢i⸣-[ni-e-i]
o 39 [i-ni]-⸢li⸣ du-li-i-e ti-⸢i-ú⸣-li-i-e ⸢ú-li⸣-[i]
o 40 [tú]-⸢ri⸣ mì-⸢i d
⸣ḫal-di-iš d
IM-še dUTU-še DINGIR.MEŠ-⸢še⸣
o 41 [URU.ar]-⸢di-ni⸣-ni-na-še zi-⸢li⸣-bi qi-ra-e-di ⸢ku-lu-di⸣-[e]
( o 35 ) “Bunu yapanın soyunu Tanrı Haldi yeryüzünden yok etsin.”
( o 37 ) “Bu yazıtı buradan kaldıran kişi, bunu yok eden kişi, başkasına bu şeyleri
yaptıran kişi ve “git, yok et” diyen kişi için, tanrı Ḫaldi, Fırtına Tanrısı, Güneş Tanrısı
ve Ardini şehrinin tüm tanrıları onun soyunu yeryüzünden yok etsin” (Oracc: eCUT —
Electronic Corpus of Urartian Texts eCUT A 03-11, t.y.).
Urartu yazıtlarında; zi-il-be, zi-il-bi-i, zi-li-bi şeklinde kayıtları görülür. Bu
sözcüklerin kökü zi:kan anlamı olmak üzere, -l/il şeklinde ek alarak, sözcük gövdesinde
bulunabilen bu ek, aynı zamanda kelimeye iyelik anlamı veren bir ektir. Karşılaştırma
yaptığımız Çeçen dilinde ц1iil kerç/kerçiyl-izz veya i=o zamirlerinden birisi kullanılarak
“kanında debelensin” anlamına gelen, sözcüğün tarihsel konumuna işaret eden yapısıyla
yer alır. Bu örnekteki ц1i-il yapısında; “ц1i kök sözcük -l/-il iyelik eki, kanında,
kerç/kerçiil, beddua formu debelensin, izz veya i, 3. tekil şahıs zamiri” şeklinde bir
gramer yapısına sahiptir. Yine türetilmiş bir sözcük olarak Çeçen dili sözcüğü
“корта/korta:baş ve кортали/kortali: büyük baş örtüsü” (Мациев, 1961, s. 219) ve
tarihsel anlamda kort:baş ve -li eki ile başa ait anlamını açık bir şekilde görebiliriz.
Zilibi sözcüğünün “kanından olanlar, soyundan olanlar” anlamı ve dilbilgisel yapısı,
Avar, Çeçen gibi Nakhi diller ile Urartu dili arasında genetik bir ilişkinin var olduğunu
gösterebilir. Urartu dilinin, Nakh dilleri ile olan ilişkisi üzerine Дьяконов/Diakonov ve
Старостин/Starostin gibi bazı bilim adamlarının sözcük ve yapısal benzerliğe, akrabalık
ilişkisine dikkat çektikleri bilinmektedir. Дьяконов/Diyakonov ve Старостин/Starostin
(2025) Nakhi dillerini işaret ederek “en fazla gramer izoglosuna sahip olduklarını”
belirtmekte ve “bir dizi sözcüksel izoglos var” (s.165) demektedirler.
Bu çalışmamız antik belgelerin tercümesinde ortaya çıkan semantik sorunları
gidermeye yönelik bir katkı sunarken, aynı zamanda Urartu ve Nakhi dilleri arasında bir
ilişki veya akrabalık bağı bulunduğunu öne süren bilim insanlarının görüşlerine de ışık
tutmaktadır. Elde edilen bulgular, bu alandaki tartışmalara yeni bir perspektif
kazandırmakta ve ilerleyen araştırmalar için sağlam bir temel oluşturmaktadır.
Sonuç
Bu makalede, Sümer ideogramı GIŠ ve Urartu sözcüğü zilibi üzerinde
derinlemesine bir inceleme yapılmış, bu kelimelerin anlamları, kapsamları ve tarihsel
bağlamları ele alınmıştır. Özellikle Hitit örneği üzerinden, literatüre göre yapılan
tercümelerin oluşturduğu anlamsal çelişkilere dikkat çekilmiştir. Sümer ve Urartu
medeniyetlerinin dil yapıları incelendiğinde, bu sözcüklerin sadece birer kelime
olmaktan öte, bu uygarlıkların dini, sosyal, askeri, tarımsal, ekonomik ve kültürel
yapılarına ışık tutan önemli semboller oldukları görülmüştür.
GIŠ, Sümer yazı sisteminde sadece ağaç ve ağaç ürünlerini belirttiği veya
anlamını taşıdığı düşüncesine karşın tarımsal, sanat, zanaat, varlıksal değerleri nasıl
kapsadığı örnekler üzerinden gösterilmiştir. Urartu sözcüğü zilibi ise soy sop, aile
kavramlarına işaret ederken, toplumsal düzende oynamış olduğu rolü de gösterir. Urartu
krallarının hemen bütün yazıtlarında yer alan beddua formları, dünya durdukça
varlıklarının, başarılarının bilinmesi arzularının sınırsızlığını gösterir.
Bu makalede, GIŠ determinatifi ile Çeçen dilindeki ğirs sözcüğünün anlam
dünyası incelenmiş ve bu iki terimin dilsel ve kültürel çağrışımları arasındaki olası
bağlantılar ele alınmıştır. GIŠ determinatifinin Sümerler ve dolayısıyla Urartu, Hitit,
Hurri gibi ölü dillerdeki kullanımı ile Çeçen dilindeki ğirs kelimesinin anlam genişliği
arasında belirgin bir paralellik olduğu gözlemlenmektedir.
Öte yandan, Çeçen dilindeki kort-li ve zi-yl sözcükleri analiz edilerek, Urartu
dilinde geçen zilibi kelimesiyle dilbilgisel bir bağ kurulmuş ve bu sözcüğün yapısının
daha iyi anlaşılması sağlanmıştır.
GIŠ ve zilibi kelimelerinin anlam derinliklerini çözümlemek, yalnızca bu
sözcüklerin kökenlerini değil, aynı zamanda antik dönemin sosyal, ekonomik ve
kültürel yapılarını da daha iyi kavramamıza yardımcı olmaktadır. Modern dillerle
yapılan karşılaştırmalar, eski çağ dilleri arasındaki tarihsel bağlantıları aydınlatabilir ve
bu dillerin daha iyi anlaşılmasına katkı sağlayabilir. Bu durum, konuyla ilgili daha fazla
araştırma yapılmasının gerekliliğini de ortaya koymaktadır.
Kaynakça
Абдурашидов, Э. Д. (2025, Ocak 15). Чеченско-Русский, Русско-Чеченский
Словарь Юридических Терминов. Нохчийн-Оьрсийн, Оьрсийн-Нохчийн
Йуридически Терминийн Дошам. https://ps95.ru/dikdosham/
Абулайсова, Н. А., Рамазанова, А. К. и Кулдуева, А. Т. (2015). Функции
Падежа в Устной и Письменной Речи Аварского и Английского Языков в
Сравнительном Аспекте. Филологические науки. Вопросы теории и практики
Тамбов: Грамота. Количество страниц: 16-18. https://doi.org/10.30853/filnauki.
Aydın, N. (2013). Büyük Sümerce Sözlük. Türk Dil Kurumu Yayınları.
Дьяконов, И. М. и Старостин, С. А. (2025, Ocak 15). Хуррито-Урартские
Восточнокавказские Языки. https://starlingdb.org/Texts/hururt.pdf
Forker, D. (2020). Avar Grammar Sketch. M. Polinsky (ed.). In the Handbook of
Caucasian languages. Oxford University Press. 1-31.
Friedrich, J. (1991). Kurzgefasste Krıtısche Sammlung Der Deutungen
Hethıtıscher Wörter. Carl Winter – Universitätsverlag, Unveränderter Nachdruck der
Ausgabe 1952-1966.
Görke, S. (ed.) (2014, Haziran 5). hethiter.net/: CTH 757 (Expl. A,).
https://www.hethport.uniwuerzburg.de/txhet_besrit/exemplar.php?xst=CTH%20757&expl=A&lg=DE&ed=S.%2
0G%C3%B6rke (Erişim Tarihi: 15.01.2025)
Görke, S. (ed.), (2015, Haziran 11). hethiter.net/: CTH 414.1 (Expl. A.).
https://www.hethport.uniwuerzburg.de/txhet_besrit/exemplar.php?xst=CTH%20414.1&expl=A&lg=DE&ed=S.
%20G%C3%B6rke (Erişim Tarihi: 15.01.2025)
Hallock, R. T., Oppenheim, A. L., Reiner E., Rowton, B. M. (Ed.) (1995). The
Assyrian Dictionary of Oriental Institute of the Universty of Chcago.(Original Work
Published 1956, 1-157). Published by the Orieantal Institute.
Halloran, J. A. (2006). Sumerian Lexicon. Logogram Publishing.
Hoffner, A. H., Güterbock, G.H. (1989). The Hittite Dictionary of the Oriental
Institute of the Universty of Chicago. Published by the Oriental Institute of the
University of Chicago.
Kimball, S. E. ve Slocum, J. (2025, Ocak 15). Hittite online lesson 1. The
College of Liberal Arts The University of Texas at Austin.
https://lrc.la.utexas.edu/eieol/hitol/10.
Kloekhorst, A. (2008). Etymological Dictionary of the Hittite Inherited Lexicon.
(Vol. 5). Alexander Lubotsky (ed.). Leiden.
Laroche, E. (1980). Glossaire de la langue hourrite. Relié.
Lauffenburger O. (2008). Hittite Grammar. CreateSpace Independent
Publishing.
Мациев, А. Г. (1961). Нохчийн-Оьрсийн Словарь. Москва.
Мбоу средняя общеобразавотальная школа, (2011). Общеобразовательная
Программа Начального Общего Образования Обучающихся С Расстройствами
Аутистического Спектра, Муниципальное Бюджетное Общеобразовательное
Учреждение.
Oracc: eCUT — Electronic Corpus of Urartian Texts eCUT A 08-08, (t.y.).
Argišti I, son of Minua (A 08) [44]. http://oracc.org/ecut/Q007009/. (Erişim Tarihi:
15.01.2025)
Oracc: eCUT — Electronic Corpus of Urartian Texts eCUT A 12-08, t.y.). Rusa,
son of Argišti (A 12) [10]. http://oracc.org/ecut/Q007107/. (Erişim Tarihi: 15.01.2025)
Oracc: eCUT — Electronic Corpus of Urartian Texts eCUT A 09-17, (t.y).
Sarduri II, son of Argišti I (A 09) [39]. http://oracc.org/ecut/Q007062/. (Erişim Tarihi:
15.01.2025)
Oracc: eCUT — Electronic Corpus of Urartian Texts eCUT A 05-030, (t.y.).
Minua, son of Išpuini (A 05) [102]. http://oracc.org/ecut/Q006928/. (Erişim Tarihi:
15.01.2025)
Oracc: eCUT — Electronic Corpus of Urartian Texts eCUT A 03-11, (t.y.).
Išpuini and Minua (A 03) [12]. http://oracc.org/ecut/Q006896/. (Erişim Tarihi:
15.01.2025)
Оздоев, И., А.,Мациев, А. Г. и Джамалханов,3. Д. (1962). Гӏалгӏай-НохчийЭрсий Словарь. Грозный.
Payne, M. R. (2006). Urartu Çivi Yazılı Belgeler Katalogu. Arkeoloji ve Sanat
Yayınları.
Ünal, A. (2016). Hititçe-Türkçe Türkçe-Hititçe Büyük Sözlük. Bilgin Kültür Sanat
Yayınları.
Varol, O. (2023). Urartu’nun Miras Sözcükleri için Yapısal ve Anlamsal
Belirleyiciler, Van İnsani ve Sosyal Bilimler Dergisi, (6):62-79.
ALINTI:
https://www.arteoloji.com/eski-cag-dillerindeki-gi-ve-zilibi-sozcuklerinin-cecencedeki-yansimalari_63?fbclid=IwY2xjawJrO9JleHRuA2FlbQIxMQABHqfArKKNnVut4jTfkNjRF-CpKiMzLj1z9s6HDFWXI-1Y5X6TYJno17bsKXdl_aem_4MbV6B5pTabu3Sv3ZKiuXg
https://www.arteoloji.com/dergi/eski-cag-dillerindeki-gi-ve-zilibi-sozcuklerinin-cecencedeki-yansimalari20250409120608.pdf