Herkes Birgün Yeniden Tanışacak

Yapılan araştırmalar toplumun sadece yüzde beşinin tarihe ilgi duyduğunu göstermektedir. Dil ve edebiyata duyulan ilginin ise ne kadar sınırlı olduğunu tahmin etmek zor olmayabilir. Böyle olmakla birlikte akademik etiketi olan insanların söyledikleri içeriği doğru olmasa da insanlarda ilgi uyandırır. Yerleşik algı bu yöndedir. Örneğin bir İlber Ortaylı’nın bir amaca matuf sarfettiği, Urartu’lardan bahsederek Çeçenlerle irtibatlandırdığı cümlelere insanlar bakarken, içeriğinin doğru olup olmadığına dikkat etmez. Zaten tahkik etmek gibi bir yükümlülüğü de zahmeti de olmaz. Aslında yüz yıldır özellikle Mezepotamya, Levant ve Anadolu Arkeolojik tespitleriyle ilgili sarf edilen cümlelerin büyük oranda siyasi tarafının olduğu söylenebilir. Anadolu arkeolojik kazılarının önemli kısmını gerçekleştiren batının Hititoloji ve Hitit arkeolojisi üzerinde akademik etkisi görülebilir. Buna mukabil Hititlerin Türk olduğu tezi Atatürk dönemi hariç canlılığını kaybetmiştir. Diğer taraftan batının siyasi üstünlüğünü akademik sahada çarpıcı örnekleriyle görme imkanı bulunabilir. Örneğin kazı çalışmalarında ortaya çıkarılan on binlerce Hitit tableti okunma, çözülme imkanından mahrum beklemektedir. Temeli olsun ya da olmasın özellikle Sümer, Hitit, Urartu medeniyetleri bağlamında sahiplenilmesi için yeterli bir aksiyonun varlığını görebilirsiniz. Bize göre Hitit-Çeçen-İnguş, Urartu-Waynakh ilişkisi açısından önemli bağ kurabilmek için kültürel ögelerin varlığı, dil ekseninde gramatik benzerliklerin ortaya koyulması çalışması böyle bir siyasi atmosferde görmezden gelinmeye devam edilebilir. Bu etkinin esasen insanların zihinlerine de tesir etmiş olduğu görülebilir. Bu bağlamda özelde Çeçen diyasporasından bahsettiğimizde ne kadar var olup olmadıklarını sorguluyanları görmek mümkündür. İddia sahiplerinin ise davranış şekilleri nazardan kaçmaz. Eğer duyarlılık ve sahiplenmeden bahsedilirse bu gittikçe azalan bir eğriyi görmemizi gerektirir ve bununla ilgili bir çok sebep zikredilebilir. Belkide son yıllar dikkate alındığında en önemlisi bireyselleşen toplum yapısının etkisinin yadsınamaz olduğudur. Yabancılaşan kardeşler, yabancılaşan komşular, yabancılaşan arkadaşlar, yabancılaşan köylüler. Bir sohbetimizde Muhammed Fatih Özdil’e ait olan “herkes bir gün yeniden tanışacak” cümlesini ifade ederek noktalamak isterim.

Hami ÖZDİL

 

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir