- Sonraki makale Eski Çeçen Yiyecekleri
- Önceki makale Nahçıvan’la İlgili Tarihsel, Etnik, Etimolojik Ve Stratejik Bazı Mülahazalar
-
2025 Kurzunuş Lovzar Gecemizden Kareler
3 Şubat 2025
-
23 Şubat 1944 Sürgünü ve Şehitlerimizi Anma Programı
20 Şubat 2024
-
Düzce Abhaz Derneğinin Dayanışma Gecesindeydik
12 Mart 2024
-
Nurullah Güney says:Çok değerli bir çalışma olmuş gereçekten, birçok detayla ilgili cümle kurulabilir,...
-
ABDULLAH YILDIRIM says:
-
Ünsal Yaldız says:
-
Ünsal says:
KÜTÜPHANE
İmam Şamil’in Gazavatı
Tarik Cemal KUTLU
Hacı Murad’ın İmamın saflarına geçmesi ile Ruslar büyük bir darbe almış oluyordu. General Klugenav onu geri kazanabilmek için büyük çaba gösterdiyse de, muvaffak olamadı. Bunun üzerine güç yoluyla Hacı Murad’ı dize getirmek için 2000 kişilik bir kuvvetle onun üzerine yürüdü. Mücahid kuvvetleri bu sayının üçte biri kadar olmalarına karşılık büyük bir mukavemet gösterdiler. İmparatorluk topçu kuvvetleri komutanı Bakunin’in de öldüğü bu harekât Rus yenilgisi ile sonuçlandı. Hacı Murad yaralanırken, babasıyla iki kardeşi şehid düştü. 1841 Yılının Temmuzunda General Golovin raporlarında şunları yazıyordu: ‘Şimdiye kadar Kafkasya’da Şamil kadar tehlikeli ve kuvvetli bir düşmanla karşılaşmamış bulunuyoruz. Gelişen olayların etkisiyle Şamil’in hareketi, Muhammed’in(sav) dünyanın dörtte üçünü sarstığı zamanki gibi dini ve askeri bir yapı kazanmıştır.’ Tarik Cemal KUTLU GÖZDE KİTAPLAR
Putin’in Rusyası
Anna POLİTKOVSKAYA
Çeçenistan Savaşı, Moskova’daki tiyatro baskını, Beslan’daki okul katliamı ve benzeri trajedilerle beslenen otoriterizm, mafyatik kapitalizm, siyasal ve ahlâki çürüme, yoksulluk ve yalnızlaşma: işte, Sovyetler Birliği sonrasında Rusya’nın geldiği yer. Ve tüm bu süreci idare eden, bütün politikasını özgürlüğü bozmak ve özgürlük isteyenleri ezmek üstüne kuran, ülkenin zorba istihbarat servisinin yetiştirmesi, eski bir KGB yarbayı olan Putin. Bu, Vladimir Putin hakkında bir kitap değildir, ama Putin’in Batı’da göründüğü şekliyle bir portresini sunmaya da kalkışmaz. Ayrıca, bu kitapta Putin’in Rusyası’na asla pembe gözlüklerle bakılmaz. Gerçi Rusya’da herkes Putin’in davranışlarına ayak uyduruyor değildir. Batı bize hâlâ bu rolü biçmekten çok hoşlansa da bu ülkede köle olmak istemeyen, özgür olma hakkını kullanmak için çabalayan çok sayıda insan vardır. Fakat, Putin’in ülkenin her tarafında dilediği gibi at koşturmasının başlıca müsebbibinin, bu ülkede yaşayan insanların büyük çoğunluğunun kayıtsızlığı ve itaatkârlığı olduğuna da şüphe yoktur. Anna POLİTKOVSKAYA Agora Kitaplığı
Almanak Çeçen Fenomeni: Gücün Hukukuna Karşı Hukukun Gücü
DINA-PRESS
Bu sayıda Rus hükümeti belgeleri ve Rus kaynaklarından bazı diğer materyaller yayımlanmaktadır. Bunlar açıkça ve inandırıcı bir biçimde, Rusya’da ne yazık ki hala uygar insanlığın içinde bulunduğu “HUKUKUN GÜCÜ” çağına yerini bırakmayan eski “GÜÇ HUKUKU” döneminin üstün olduğunu kanıtlamaktadır. DINA-PRESS Uluslararası Çeçen Hab. Ajansı
Umumi Kafkas Tarihine Giriş 3
Yılmaz Nevruz
Kafkasların Rus emperyalizmine karşı sürdürdükleri azatlık mücadelelerinin en önemli ve en trajik olaylarla dolu safhasını teşkil eden bölümü 1829-1859 yıllarını içine alan (İmamlar Dönemi)’dir. Buna 1824 yılı ile 1829 yılı arasındaki beş yıllık hazırlık dönemiyle 1859 ve 1864 yılları arasında Batı Kafkasya’da sürdürülen son beş yıllık azatlık mücadelelerini de eklemek gerekir. Böylece anılan safhanın 40 yıl aralıksız devam etiği ortaya çıkar. Üç ciltlik eserin bu üçüncü cildi tamamen anılan döneme tahsis edilmiştir. Kafkas-Rus Harbinin “İmamlar Dönemi” Kafkas tarihinden öte, Osmanlı Devleti ile Batı Avrupa’nın büyük devletlerini de yakından ilgilendiren tarihi bir süreçtir. Bu bakından çok iyi araştırılması ve gerçeklerin açık bir şekilde ortaya konulması gerekir. Türkiye’de anılan mevzuda, özellikle de İmam Şamil hakkında yazılan kitaplar tabir caizse muhayyel hikâyelerden ibarettir ve Şamil’in gerçek kişiliğini ve hizmetlerini anlatmaktan çok uzaktır. Son zamanlarda yabancı dillerden tercüme edilen eserlerden bazıları araştırmaya dayalı ciddi eserler olup araştırmacılara kaynak teşkil edecek düzeydedir. Ancak problem tüm Kafkasya açısından ele alınmadığı için esas amaca ulaşıldığını söyleyemeyiz. Yılmaz Nevruz Kafkas Vakfı Yayınları
Yitik Kule 2018 Çeçen Kültür Yıllığı
Erol YILDIR
Son yirmi yıllık süreç içerisinde Çeçen Toplumu olarak yaşadığımız kırılmalar, gelecekle ilgili kaygılar, savaş ortamının yarattığı moral bozukluğu ile geçen ve bir anlamda kendi kabuğumuza çekildiğimiz acılı günlerin ardından mevcut durumumuzu gözlemleme fırsatına son yıllarda tekrar kavuştuk. Görünen o ki, kültürel ve toplumsal değerlerimiz gün geçtikçe artan bir hızla yok oluyor. Bu gözlemle kültürlerin adeta çocuk gibi bakım ve özel bir ilgi istediğini tekrar kavrıyoruz. Yok olan değerlerin bir daha kazanılamayacağının farkındalığı, bir şeyler yapamamanın sancısıyla hepimiz derinden etkileniyoruz. Biliyoruz ki, eğer kültürümüzü rastlantısal etkenlerin rüzgarına bırakmadan özgün haliyle olabildiğince koruma isteğine sahip isek, öncelikle ve sadece bizim üzerimize çok büyük sorumluluklar düşmektedir. Günümüzde, doğduğumuz ve büyüdüğümüz köylerden uzaklarda büyük şehirlerde aynı toplumun fertleri olarak birbirimizden kopuk bir şekilde yaşıyoruz. İnsani bir ihtiyaç olarak birbirimizi tanımamız ve kaynaşmamız gerekiyor. Geleceğimiz olan gençlerimizin tanışıp kaynaşmasına vesile olacak güzel organizasyonlar yapmak, ihtiyaç sahiplerini tespit ederek onların sorunlarına çareler aramak, kişisel birikimlerimizi paylaşmamız toplumsal yok oluşa karşı çok önemli zorunluluklar. Derneklerimiz, bir araya toplanabileceğimiz ve bu gereklilikleri sağlıklı bir şekilde sağlayacak yegane yerler olarak ön plana çıkıyor. İşte, kuruluş amaçları doğrultusunda, farklı ve dağınık bir şekilde yaşayan insanlarımızı bir araya toplayan demeğimizin en önemli görevlerinden birisi olarak; Geldiğimiz yörelerde yaşattığımız bizi biz yapan değerlerimizi çocuklarımıza aktarabilmek, hızla kaybettiğimiz dilimizi, kimliksizleşmeye karşı bir direnç oluşturacak akrabalık bilgilerimizi, babalarımızdan aldığımız binlerce yıllık emanet olan özgün kültürümüzü bizden sonraki nesillere aktarma gayreti hiç bugünkü kadar anlam kazanmamıştı. Olağanüstü öneme sahip bu tür çalışmaların sürekli hale gelmesiyle, evlerimizde bulunan ve hatırasına hürmeten koruduğumuz kültürel materyallerimizin tanıtılmasının, geçmişimize ve kimliğimize ait ne varsa ortaya çıkarılarak kayda alınmasının da kültürel yok oluşu yavaşlatacak/ engelleyecek yegane çarelerden birisi olduğunu düşünüyoruz. Erol YILDIR KAFKAS ÇEÇEN KÜLTÜR DERNEĞİ
Yitik Kule 2017 Çeçen Kültür Yıllığı
Erol YILDIR
Yitik Kule’nin ilk sayısının yayınlanmasının üzerinden 4 yıl geçti. Biraz gecikmeli de olsa (çünkü r 2. sayıyı 2013 yılı içinde bastırmayı planlamıştık) elinizdeki yıllığı yayınlamış bulunuyoruz. İlk sayıdan itibaren Yitik Kule yıllıklarında başlıca amaç; Daha ziyade Daymohk dışında oluşturulmuş veya korunmuş kültürel değerlerin yer aldığı içerikte bir yayın oluşturmaktı. Bu nedenle içerik bilinçli olarak birçok yayına göre biçimsel bazı farklılıklara da sahipti. Her şeyden önce bu yıllık(lar)da her kesimin ilgi alanına giren (bilimsel olmalarına karşılık) kolaylıkla anlaşılabilir anlatım tarzı, görseli bol, bazıları çok sıradan gibi görünen derlemeler-yorumlamalar Çeçen ana kitlesinden uzakta oluşturulduklarından dolayı “bakir bir önem taşıması nedeniyle” yıllıkta yer almıştır. Bu içerikler şüphesiz ki; diğer yıllıklarda da devam edecek. Yitik Kule Çeçen Kültür Yıllığı, mütevaziliği bir kenara bırakarak söylemek gerekirse büyük yokluklar içerisinde, Türkiye’de yaşayan Çeçenlerin çıkardığı en önemli kültürel yayınlardan birisidir. Ancak, ne yazık ki, okuyan, üreten ve kültürüne yeterince sahip çıkan bir toplum değiliz. Ki bu nedenle tüm orjinalliğine karşılık “yıllık” gereken ilgiyi ilk yılında görememiştir. İlgisizlik yanında dağıtım sorunları nedeniyle de yeterli sayıda insanımıza ulaşamamıştır. Yine, ilk sayıda yer alan ve Türkiye’deki bazı kardeşlerimizin henüz kabullenmedikleri fikirleri öne süren düşünce ve yorumların da ilk sayının kabulünü geciktirdiğini düşünüyoruz. Ama her şeye rağmen azim ve kararlılıkla, bu sahipsiz, mazlum ve masum topluma ait kültürel değerlerimizin yer aldığı YİTİK KULE / Çeçen Kültür Yıllıkları yayımına -inşallah- devam edecektir. Erol YILDIR KAFKAS ÇEÇEN KÜLTÜR DERNEĞİ
Dünü ve Bugünü ile Kafkasya Özgürlük Mücadelesi
Cafer BARLAS
Uzun yıllardan beri Kafkasya’da artan Rus gücünü küp atmak için işgale uğramış bir ülkede Müslümanca yaşanamayacağı prensibinden hareketle organize bir güç halinde ayağa kalkan İmam Mansur’un başlattığı Gazavat 1783’ten 1859’a kadar devam etmiştir. Kafkaslılar bu ölüm kalım savaşında “din vatan özgürlük”ü asla birbirinden ayrı düşünmemişlerdir. Kafkasya bu üç değerin birlikteliği ile ancak onurluca ve insanca yaşanacağına inanmışların yurdudur. İmam Mansur, İmam Gazi Muhammed ve İmam Hamzat’ın imametlerinden sonra Gazavat İmam Şamil Döneminde tam çeyrek asır sürmüş ve İmam Şamil dönemi önceki dönemlerin aksaklıklarını gidererek verdiği mücadelede bir örneklik teşkil etmiştir. Orjinal Avarca yayınları da içeren zengin kaynakçaya dayanan bu eser Kafkasya coğrafyasını mitolojik özelliklerini, tarihlerini, özelliklede İslami direniş ve kıyamı başlatan İmamların sırasıyla hayat hikayeleri ile onların mücadele ve savaşlarından kesitleri okurların dikkatlerine sunuyor. Cafer BARLAS İnsan Yayınları
Hitit & Çeçen Dili Gramatikal Benzerliği Ve Hitit Literatürünün Akuzatiflik Sorunu
Hami ÖZDİL
Bu kitap Hitit ve Çeçen dilinin Gramatik karşılaştırmasını yapar ve benzerlikleri ortaya koyar. Sözcük benzerlikleri her iki dil bakımından morfoloji benzerliğini destekler. Hitit dilinin çözülmesi Bedrich Horozny ile anılır. Horozni’nin “Ekmeği yiyeceksin, suyu içeceksin” çevirisiyle tarihe geçmesine vesile olan o meşhur “NİNDA-an ezza-teni watarra eku-teni” şeklinde transkript edilen cümlesi, Hititlere ve Hititçeye ilgi duyanların kulağında çınlayan bir cümle olarak kalır. Bu cümle aynı zamanda gramatik bir yorumu da beraberinde getirir. NINDA-ekmek sözcüğünden sonra gelen -an eki akuzatif olarak değerlendirilir. Bu yorumla Nominatif-Akuzatif dil tespiti, Hititçenin Hint-Avrupa dil ailesine dahil edilmesine yol vermiştir. Yüzyılı aşkın geçen zaman içinde bu kabulün perçinlenmesi için oldukça fazla çalışma yapılmış, üniversitelerde Hititoloji bölümleri açılmış tezler, kitaplar yazılmıştır. Ne var ki aynı cümlede yer alan “watar-ra- su” sözcüğü gibi Hitit kayıtlarında yığınla -n eki almayan akuzatif değerlendirilen sözcükler gülümsemeye devam etmişlerdir. İşte bu kitap Hitit literatürünün bazı çelişkileri ile birlikte akauzatiflik kosunu sorgular. Bunun aslında başından beri sorgulanması gereken bir konu olduğu muhakkaktır. Nötr sözcükler bazı Hint-Avrupa dillerinde vardır cümlesi kurulabilir ise de Hitit kayıtlarında yer alan -an ekli yapıların karmaşıklığı bunun izahı için yeterli olmadığı hususu bu kitapta Çeçen dilinin morfolojisiyle açıklanmaya çalışılacaktır. Gerçekten Hitit dilinde akuzatiflik var mıdır sorusunun cevabının etkileri olacaktır. Hami ÖZDİL
Ele Geçirilemeyen Toprak Kuzey Kafkasya
Alev ERKİLET
Ve Şeyh Şamil’den Şamil Basayev’e Çeçenistan-Dağıstan Direniş Hareketleri. Elinizdeki bu çalışma bir yanıyla, benzeri görülmemiş bir değişiklik döneminde yaşayan, devletlerin oluşturduğu resmi tarihten dışlanan “ötekilere” ilişkin bir sözlü tarih çalışması. Onlara ötekileri belirtecek anlamda “esmerler” deniyor. Esmerler; çünkü sarışın Slav ırkının yüzyıllarca süren hegemonyası altında yaşamış ötekiler onlar ve aslında, kendileri de sarışın olmakla birlikte Sovyet imparatorluğundaki diğer Müslüman halklarla birlikte esmerler olarak tanımlanmışlar. Onlar Kafkasya’nın en savaşçı en mücadeleci halklarından biri. Uzun savaş dönemleri arasında kısacık molalar vermek durumunda kalmışlar zaman zaman. Soykırımlar ve sürgünler kendilerini fiziksel olarak bütünüyle yok edemesin diye. Nüfus görece toparlanıp, fiziksel yok olma eşiği aşılır aşılmaz kaldıkları yerden devam etmişler özgürlük mücadelelerine. Kısaca son beş yüz yılı savaşarak geçirdikleri söylenebilir. Bu sarışın esmerler: “Çeçenler” Ancak Çeçenlere ilişkin bu öykü başka halkların kaderine de karışmış durumda bugün. Dağıstanlı mücahitlerle, İslâm Dünyası’nın dört bir yanından gelen “yabacı mücahitlerin” öykülerine. Kısaca bizim seslerine kulak vermek istediğimiz ötekiler, son on yılı kapsayan Çeçen cihadının doğrudan parçası olmuş kişiler. Rus resmi tarihinin “terörist” olarak adlandırıp dışladığı ötekiler. Alev ERKİLET Büyüyenay Yayınları
İsting – Çeçen-İnguş Halkının Keçe Sanatı
Erol YILDIR
Kitap Türkiye’deki Kafkas kökenli yerleşim yerlerinde 1987 yılında başlayan ve kişisel bir çabayla, çok zor şartlar altında gerçekleşen alan araştırmaları sonucunda derlenmiş “Çeçen Keçe Yaygı Örnekleri”ni konu almaktadır. Kafkasya kökenli bu keçelerin aynı zamanda katalog halinde sunulduğu eser, konu hakkındaki tek bilimsel kaynak olma özelliğini de taşımaktadır. Üniversitelerin Geleneksel El Sanatları, Sanat Tarihi ve Tekstil Bölümleri için kaynak bir eser olan kitaptaki keçe yaygı örnekleri, büyük Kafkas sürgününden sonra Türkiye’de üretilmiş Kafkas El Sanatı çeşitleri arasında da önemli bir yere sahiptir. Aynı zamanda burada söz konusu edilen eserler, yok olan bir kültürün yaşayan fertlerine ait son maddi kalıntılar olduğunu hatırladığımızda bu önem bir kat daha artmaktadır. Erol YILDIR Çapraz Kültür
Rus Yayılmacılığı Karşısında Kafkasya Müridizm Hareketi
Ahmet AKMAZ
Ahmet AKMAZ Bizim Gençlik Yayınları