Dışarıda
Dışarıda, aç kurtlar uluyordu..!
Genç kadın yanında ayakta durmuş karla kaplı bahçeye bakan adama dönerek; “ Tanrım bu, hayatta olmak için ne korkunç bir zaman..!?” dedi inancını yitirmiş bir insan ürkekliği ile..
Bir hafta sonu evimde, DVD’de seyretmekte olduğum bu sahne bir anda koparmıştı beni filmden..!
Ben de farkına varmadan “Hayır” dedim kendi kendime. Hayatın her safhasında, geleceğin güzelliklerle dolu olacağına olan inancımı kaybetmemeliyim. Tüm acılar gelse de birbiri ardı sıra, sıkıca sarılmalıyım umutlarıma.
Bu düşünceler içimde birden bire tatlı bir coşku oluşturmuştu.
Filmi durdurarak yerimden kalktım. Biraz hava almak için evimin önündeki küçük bahçeye çıktım.
Üç gün önce yağan, mevsimin ilk karları beyaza kesmişti her yanı. Bahçemdeki yeşil çimenler henüz sararamadan buz ve karlarla kaplanmıştı.
Aniden çitlerdeki kuru dalların arasında küçük kırmızı bir lekeye gözüm ilişti. Apansız yağan karların buzlarla kapladığı gülfidanlarından birisinin ucunda, açmaya yüz tutmuş küçük bir tomurcuktu bu.
Rengi inanılmaz derecede güzel bir kırmızıydı. Görmemiştim daha bu tonda bir kırmızıyı.
Buzlanan karları ezerek ulaştım hemen yanına. Soğuğa ve ayaza inat tüm görkemiyle canlılığını korumaya ve güzelliğini göstermek için dünyaya, gül olup açmaya çalışan küçük tomurcuğu usulca okşadım. Ne yazık ki bu soğukta artık tamamen açması mümkün değildi.
Onu dalında çürümeye bırakmaya içim elvermedi.
Mutfağa giderek bir bıçak getirdim ve sapını uzunca bırakarak dalından kestim. Küçük bir kuş yavrusu gibi elime aldığım goncayı yemek masamdaki içi su dolu vazoya yerleştirdim. Biliyordum ki bu suni yöntem onun tomurcuğunun açmasına ve bir süreliğine de olsa güzelliğini sunmasına imkan verecekti.
Bahçeye açılan kapımı kapatmadan önce dışarıdaki serin havayı derin derin içime çektim.
Evet.. “Hayır hem de bin kere hayır..! Hayatın hiçbir anı yaşamak için yanlış ve korkunç bir zaman olarak gelmemeli insana..! Hayat ne kadar acımasız ve zor olsa da nefes aldığımız her günü yeni bir başlangıç olarak kabullenip yaşamaya çalışmak lazım..!” diye tekrar düşündüm kendi kendime.. Şükrettim..
Bütün acılarım hafifledi birden..
Uzaklarda, hasretiyle yanıp tutuştuğum, varlığı yaşama değer, masamdaki kırmızı gül kadar güzel gülerek bakan gözleriyle sevdiklerim geçti bir bir gözlerimin önünden.
Onlara kavuşacağım anı düşleyerek, bedenimle ve ruhumla onlara sarılacağım anın heyecanını içimde hissettim.
Hayat o kadar güzel geldi ki bana ..
Dışarısının soğuğuna inat, soğuk bir bardak ta su içerek tekrar salona döndüm..
Filmi kaldığım yerden izlemeye devam ettim…!
Adam, kadının bu serzenişine kararlı bir tavırla karşılık verdi: “Hayır..hayır..!?”
…..