Berit Dağı’nda Bayrak Değişimi
Çeçen köylerinden Çardak’ı çeperleyen Berit Dağı’nda bayrak değişimi yaşandı. Kahramanmaraş’ta dağcılar, 3054 rakımlı Berit Dağı zirvesinde bulunan bayrak direğinde dalgalanan Türk bayrağını yenilediler.
Kaynak: İHA
Çeçen köylerinden Çardak’ı çeperleyen Berit Dağı’nda bayrak değişimi yaşandı. Kahramanmaraş’ta dağcılar, 3054 rakımlı Berit Dağı zirvesinde bulunan bayrak direğinde dalgalanan Türk bayrağını yenilediler.
Kaynak: İHA
28 Şubat 2021
3 Mart 2011
21 Nisan 2010
15 Nisan 2025
23 Şubat 1944 Sürgünü ve Şehitleri Anma Programı Yapıldı
24 Şubat 2025
19 Mayıs 2025
SA, HA, CIRDIANGIŞ, GALNIŞ, JİJİG GALNIŞ
22 Mayıs 2025
11 Aralık 1994 günü Rus emperyalizminin orduları üç yıldır bağımsız yaşayan ve bunu önemli ölçüde dünya kamuoyuna kabul ettiren Çeçen Cumhuriyetinin topraklarına saldırdılar ve büyük oranda sivil halkı da hedef alarak katliama giriştiler. Bir buçuk milyonluk Çeçen halkının direnişi tam altı ay sürdü ama bu arada kırk bin Çeçen kızılordu kalıntısı güçlerce öldürüldüler. Son altı ayda Çeçen Sorunu dünyanın gündeminde yeraldı. Yüzelli milyonluk Rus halkının 1.5 milyonluk Çeçen halkını ezmesi, her türlü insan halklarını çiğneyerek kırk bin kişiyi öldürmesi, çağımızın en büyük katliam örneklerinden birisi olarak insanlık tarihine geçmiştir. Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra ortaya Estonya, Letonya, Litvanya, Slovenya, Slovakya ve Hırvatistan gibi Çeçenya kadar ya da daha küçük bağımsız devletler çıktı. Okyanusta yirmi bin kişilik adaları Birleşmiş Milletler bağımsız devlet olarak tanırken, Sovyetler Birliğinden çok önce kurulmuş ve Kuveyt’ten daha büyük, daha kalabalık ve de en az onun kadar petrol zenginliği olan Çeçenistan’ın bağımsızlığında rus emperyalizmine karşı çıkarken, katliamı seyreden batı dünyası da sessiz kalarak suça ortak olmuştur. Çeçenler acaba hıristiyan olsaydı Rus emperyalizmi bu küçük ülkeye girer miydi? Litvanya ile Slovenya hıristiyan olduğu için bağımsız olurken, Çeçenler müslüman oldukları için cezalandırılıyorlar. Bu katliamı yapanlarda, seyredenler de yirminci yüzyıl biterken uygarlıktan sözedemezler, çünkü çifte standart anlayışı uygarlık dışı bir tutumdur. Yeni dünya düzenine geçerken her yerde müslüman kanı akmaktadır. Bosna’da, Karabağ’da, Azerbaycan’da, Kuzey Irak’ta ve Kafkasya’da akan kan müslüman kanıdır. Dünya böyle bir haksızlığa daha fazla tahammül edemez. Eğer bu çifte standart ve haksızlık, daha fazla devam ederse, yeni bir üçüncü dünya hareketi gündeme gelecek ve tüm mazlum uluslar, emperyalist ülkelere karşı birlikte savaşacaklardır. İşte, Çeçen Sorunu; bu haksız ve insanlıkdışı gidişin sonucu olarak dünya gündemine gelmiştir. Kitapta yeralan yazılar Çeçen sorunun çeşitli yanlarını ele almakta ve çözüm denemeleri geliştirmektedirler. Kitap, üç bölümden meydana gelmektedir. İlk bölümde Rusya’nın çıkmaz irdelenmekte, ikinci bölümde, Çeçenler’in çıkışının anlamı ve boyutları üzerinde durulmaktadır. Son bölümde ise, uluslararası kuruluşların kararları birarada sunularak, sorunun dış politikayı ve dünya hukukunu ilgilendiren boyutları gündeme getirilmektedir. Şamil Mansur, Argun Terek Sam Yayınları
Karaçay-Balkarlılar, vatanları Kafkasya’dan tarihsel olaylar sebebiyle dünyanın farklı coğrafyalarına dağılan, sayıca az ama önemli bir halktır. Günümüzde büyük çoğunluğu hala Kafkasya’da bulunan Karaçay-Balkarlıların azımsanamayacak bir nüfusu da Anadolu’ya göç etmiştir. Türk dilli bir halk olan, Kafkas halklarıyla karışan ve İslam dinine inanan Karaçay-Balkarlıların mevcut etkileşimleri kimlik algılarında özgün bir çeşitlilik ve zenginliğe neden olmuştur. Türklük, Çerkezlik, Kafkasyalılık ve Müslümanlık etrafında örülen Karaçay-Balkarlıların kimlik inşasında; göç süreçleri, siyasi gelişmeler, aydınlar ve sivil toplum kuruluşları etkili olmuştur. Bu araştırmada Karaçay-Balkarlıların kimlik süreçlerine etki eden bütün bu olgular açıklanıp, sahada yapılan derinlemesine görüşmelerden yola çıkılarak uyum, geçişkenlik ve çatışma arasında Karaçay-Balkarlıların kimlik algısı ortaya konmuştur. Yusuf Tunçbilek DBY YAYINLARI
Yirminci yüzyıla “barbar” diyen çok oldu ve bu doğru bir saptamaydı, fakat yeni girdiğimiz yirmi birinci yüzyılın “barbarlık”ta geçen yüzyılı kesinlikle gölgede bırakacağı daha şimdiden belli oldu. Ve dünyayı savaşın eşiğinde yönetmeyi başlıca politik yol belleyenlerin bu noktada seçtikleri birkaç model ülke varsa, bunların biri Irak, diğeri Afganistan, bir diğeri de Çeçenistan’dı. Çeçen direnişi İslami fundametalizmin bir kalesi midir, bir zamanlar sosyalist SSCB’nin parçası olan Çeçenistan’daki savaş bir ulusal kurtuluş hareketini mi temsil etmektedir, yoksa Çeçenlerin bütün dertleri sadece Şeyh Şamil’den beri adet edindikleri üzere Rusya’ya kafa tutmak mıdır? Çeçenlerin ilk cumhurbaşkanı Cohar Dudayev, ikinci cumhurbaşkanı Aslan Mashadov, eylemleriyle dikkatleri üstüne toplayan, Che hayranı gerilla komutanı Şamil Basayev ve onun yanındaki Ürdün’den ithal komutan Ebu Hattab, Yeltsin’in parlamentosunda başkan olan Ruslan Hasbulatov… Kimisi eski Kızıl Ordu generali, kimisi SSCB hükümetinde bakan olan, bunlarla birlikte binlerce evladıyla kardeşini kirli bir savaşa kurban veren yüz binlerce sıradan insan, sekiz yılı aşkın bir süredir ülkelerini harabeye çeviren bu savaşta neyin peşindedirler? Özcan Özen ile Osman Akınhay’ın hazırladıkları Çeçenistan: Yok Sayılan Ülke adlı bu kapsamlı derlemede, bütün bu aktörleri, sağ ve sol ideolojilerin onlara atfettikleri kutsal etiketlerle değil, yalın gerçeklikleri ve kendi trajedisi içinde izleyecek, Çeçenistan’ın bütün dünya tarafından yok sayılmasının nasıl bir kapitalist paylaşım senaryosuna karşılık geldiğini göreceksiniz. Osman Akınhay Everest Yayınları
Kitap Türkiye’deki Kafkas kökenli yerleşim yerlerinde 1987 yılında başlayan ve kişisel bir çabayla, çok zor şartlar altında gerçekleşen alan araştırmaları sonucunda derlenmiş “Çeçen Keçe Yaygı Örnekleri”ni konu almaktadır. Kafkasya kökenli bu keçelerin aynı zamanda katalog halinde sunulduğu eser, konu hakkındaki tek bilimsel kaynak olma özelliğini de taşımaktadır. Üniversitelerin Geleneksel El Sanatları, Sanat Tarihi ve Tekstil Bölümleri için kaynak bir eser olan kitaptaki keçe yaygı örnekleri, büyük Kafkas sürgününden sonra Türkiye’de üretilmiş Kafkas El Sanatı çeşitleri arasında da önemli bir yere sahiptir. Aynı zamanda burada söz konusu edilen eserler, yok olan bir kültürün yaşayan fertlerine ait son maddi kalıntılar olduğunu hatırladığımızda bu önem bir kat daha artmaktadır. Erol YILDIR Çapraz Kültür
Bütün dünyanın gözü bu cennetin üzerine titrediği halde, ne haçlı akınları ve nede meşhur cihangirlerin istilaları, bu beyaz kartallar yuvasına asla sahip olamamışlardır. Efsanevi kahraman Şeyh Şamil’in ve Kafkas Mücahidlerinin Moskof sürüleriyle yarım asırlık mücadelesi. . . Tarık Mümtaz Göztepe Sebil Yayınevi
Elinizdeki bu eserin müellifi Muhammed Tâhir el-Karahî İmam Şâmil’in yakın arkadaşı ve onun muradı üzerine gazavatı kaleme alan kişi olarak bilinir. Bazı araştırma eserlerinde ise Karahî’nin eseri, Şâmil’in resmî kroniği olarak kabul edilir. Arapça olarak kaleme alınan bu eseri, Şâmil’in Mekke’de ikâmet eden oğlu, şair Mehmed Âkif’e vermiş; o da tetkik etmesi için İstanbul’da Tâhirü’l-Mevlevî’ye teslim etmiştir. Onun marifetiyle Türkçe’ye tercüme edilen eser, hicrî 1333 (miladî 1915) tarihinde Osmanlıca olarak basılmıştır. Daha sonra gerek Rusya’da, gerekse Kafkaslar üzerine çalışma yapan batılı araştırmacılar nezdinde itibar gören bu eserin, sadeleştirme olarak Türkiye’de de birkaç baskısı yapılmıştır. Kafkaslar’daki Rus kolonizasyonuna karşı Şeyh Mansûr’un 1785’te başlattığı ve genel olarak müridizm (gazavat) olarak adlandırılan direniş hareketinin, sonraki tarihlerdeki üç imamı Gâzi Muhammed, Hamza ve Şâmil dönemlerinin hadiselerini, müslümanların bakış açısından tafsilatlı olarak anlatan bu eser, alanında yegâne kaynaktır. Muhammed Tahir el-Karaki Büyüyenay Yayınları
Gizli servislerin cirit attığı Avrasya coğrafyasında neler oluyor? Avrasya; kaderine terkedilmiş bu komşu ülkeler coğrafyası artık bir “Avrusya” mıdır? Ağaşe’nin Susurluk olayından bizi alıp götürdüğü yeni bilinmeyenler bunlar! Cehar Dudayev’in öldürülüşü, Ebulfeyz Elçibey’in düşüşü.. bir gazetecinin kaleminden kardeş coğrafyasının trajik öyküsü… ABD ve Rusya’nın Kafkaslar’da birlikte var olma mücadelesi, Azerbaycan petrolleri, Rusya’nın Avrasya üzerindeki aslan payı bu panoramik açıda bir araya geliyor… Ağaşe, ayrıca tarihe şahitlik edecek bir röportajla, yakın dönemin en garip devrik lideri Elçibey ile söyleşisine yer veriyor çalışmasında. Çetin AĞAŞE İyidost Yayınları
Fanny E. BRYAN ODTÜ Yayınları
Hacı Murad’ın İmamın saflarına geçmesi ile Ruslar büyük bir darbe almış oluyordu. General Klugenav onu geri kazanabilmek için büyük çaba gösterdiyse de, muvaffak olamadı. Bunun üzerine güç yoluyla Hacı Murad’ı dize getirmek için 2000 kişilik bir kuvvetle onun üzerine yürüdü. Mücahid kuvvetleri bu sayının üçte biri kadar olmalarına karşılık büyük bir mukavemet gösterdiler. İmparatorluk topçu kuvvetleri komutanı Bakunin’in de öldüğü bu harekât Rus yenilgisi ile sonuçlandı. Hacı Murad yaralanırken, babasıyla iki kardeşi şehid düştü. 1841 Yılının Temmuzunda General Golovin raporlarında şunları yazıyordu: ‘Şimdiye kadar Kafkasya’da Şamil kadar tehlikeli ve kuvvetli bir düşmanla karşılaşmamış bulunuyoruz. Gelişen olayların etkisiyle Şamil’in hareketi, Muhammed’in(sav) dünyanın dörtte üçünü sarstığı zamanki gibi dini ve askeri bir yapı kazanmıştır.’ Tarik Cemal KUTLU GÖZDE KİTAPLAR
Eser, Rusya Bilimler Akademisi Etnoloji ve Antropoloji Enstitüsü tarafından 1998 yılında Rapor olarak hazırlanmıştır. Kitapta, Kuzey Kafkasya’da bulunan Dağıstan, İnguşetya, Kuzey osetya, Çeçenistan, Adıgey, Kabartay-Balkar, Karaçay-Çerkes Cumhuriyetleri ve Rostov bölgesi, Krasnodarve Stavropol eyaletleri incelenmiştir. Ayrıca Kuzey Kafkasya’daki gelişmeler açısından önemli bir aktör olan Rus Kazaklarına da yer verilmiştir. Her birime, ekonomik durumun tahlili ile başlanılmıştır. Bunun, sosyal hayata yansımaları, özellikle suç oranlarınını artması, mafya örgütlenmeleri üzerinde durulmuştur. Siyasi yapı, siyasi güçler ve bunların hem halka hem de ekonomik aktörlerle diyaloğu öne çıkarılarak anlatılmıştır. Böylece Kuzey Kafkasya’da siyasetin işleme mekanizması gözler önüne serilmiştir. Söz konusu etnik grupların zihniyetinin şekillenmesi itibaiyle milliyetçilik akımlarının ve İslam’ın rolü üzerinde durulmuş. Rusya Bilimler Akademisi Yayın Kurulu Avrasya Str. Ar. Mer. (ASAM) Yayınları
Thomas Goltz, bu kitapta Çeçenistan’daki savaşı, özellikle de Samaşki’de yaşanan katliamı birinci ağızdan okuyucularına ulaştırıyor. Batı dünyasında uzunca bir dönem İslami köktendinciliğin bir başka örneği olarak görülen bu savaşın aslında Stalin döneminde yerlerinden edilen Çeçenlerin geri dönme mücadelesi olduğunu gösteriyor. Kitap masumiyetin kaybolduğu savaş alanında bir muhabirin hayatta kalma hikayesini ve Çeçenlerin mücadelesini olağanüstü bir canlılıkla anlatıyor. Bu canlılığı ise yazarın savaş sürecine dahil olması ve olaylara dışarıdan değil, içerinden bakmasıyla sağlıyor. “Bu kitap, trajik Çeçenistan Savaşı, Sovyet sonrası dönemde Kafkasya’da çıkan etnik ve milliyetçi çatışmalar ve modern Amerikan medyasının işleyişine dair çalışmalara çok rahatsız edici ve benzersiz bir kişisel katkı sağlıyor.! Prof. Dr. Frederick Starr John Hopkins Üniversitesi Orta Asya ve Kafkasya Enstitüsü Başkanı Thomas Goltz İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları